Cevdet ile Yusuf'un Hikayesi: Hizmet'e Köle Olmak Konusuna Çağdaş(!) bir Bakış Açısı


Yusuf o gün oldukça heyecanlıydı. Sonunda 6 yıldır süregelen geçim sıkıntısı derdini hafifletecek bir fırsat çıkmıştı karşısına. Neler yapmamıştı ki 6 yıl boyunca? Üniversiteyi, yüksek lisansı birincilikle bitiren ve üç yabancı dili olan Yusuf kantincilikten taksi şoförlüğüne, manavcılıktan kahveciliğe ondan fazla işe girmiş çıkmış ama bir düzen tutturamamıştı. Alışık değildi çünkü. Ömrü okumakla geçmişti. Onca emek verdiği bu birikimi bir gecede çöp olmuş kendisini bir anda sokağa bırakılan bir evcil kedi gibi acımasız, kuralsız ve hoşgörüsüz bir kavganın ortasında bulmuştu. 6 yıl boyunca dua ettiği Rabbinden ümit kesmemesi gerektiğini biliyordu ama bu pek de kolay olmamıştı. Ama bugün artık onun için dönüm noktasıydı. Muhreç karısı ve 3 çocuğuna en azından düzenli ve elle tutulur bir gelir sağlayabilecekti. Yusuf yurtdışından bir iş teklifi almıştı. "Kaderdaş abi"lerden birisinin kişisel asistanı olacak, mağaza yönetimini devralacak, müşterilere cevap yazacak ve diğer bir sürü angarya iş yapacaktı. ABD'de bu işin 3000-3500 USD karşılığında yapıldığını öğrenmiş, haram nedir bilmeyen hakperest abilerin de kendisine en azından oradaki asgari ücret seviyelerinden bir teklifte bulunacağını düşünüyordu. Bu Türkiye'de çok para!

Cevdet'te ise farklı bir heyecan vardı. Varlıklı hayatı 15 Temmuz öncesinde "dışarı çıksanız iyi olur" tavsiyelerini dinlemesine vesile olmuş ve kendisini ABD'ye atmıştı. Amazon'da satış yapmak isterken işler iyi gitmiş, pandeminin getirdiği fırsatla da birlikte Allah ona bir kere daha yürü ya kulum demişti. Yine zengin olmuştu. Ancak işler artık kendisinin sırtlayamayacağı seviyeye ulaşmış yanında birilerini çalıştırmaya başlamıştı. Kaliteli ve güvenilir birkaç kişi daha istihdam etse işler hayal ettiği yerlere ulaşabilirdi. İşte Cevdet her zaman olduğu gibi yine "hasbi" davranacak, Türkiye'deki mağdur durumda olan dava arkadaşlarına "sahip çıkacak" ve onları istihdam edecekti. Asıl niyeti bu olmasa da ABD'de en sıradan birini çalıştırmak için 3000-4000 dolar vermesine de gerek yoktu, daha uygun bir fiyata Boğaziçi ODTÜ mezunu yabancı dil bilen, işleri kendisinden çok daha iyi idare edebilecek birlerini rahatlıkla istihdam edebilirdi. Hem vicdanı hem cebi rahat olacaktı!

Cevdet işe profesyonelce yaklaşarak bir mülakat yapmak istemiş ve o gün gelip çatmıştı. Mesajlaşmalar tamamlandı, Zoom linki gönderildi ve ilk tanışma, ardından ilk muhabbetler... Yusuf Cevdet'i çok babacan ve kendisine yakın bulmuş, hemen ona gönlü ısınıvermişti. Ah be Yusuf. Her zamanki alışılageldik abi ses tonu gönlüne akıvermişti. Cevdet Yusuf'un haline ve hikayesine çok üzülmüş, bu insanlar için elimden geleni yapmalıyım diye içinden geçirmişti. Aslında ABD'ye geldiğinden beri aklında bu hep vardı ama Twitter'da yaptığı paylaşımlar dışında 8 yıldır bir türlü kısmet olmamıştı. 

Yusuf'un efendiliği, kalitesi ve profesyonel tecrübesi Cevdet'i çok etkiledi. Bundan daha iyisi Şam'da kayısı dedi ve işi bağlamaya niyetlendi. Yusuf'a birkaç soru sorarak maddi durumunu anlamaya çalışan Cevdet onun pek de içi açıcı bir durumda olmadığını fark etti. Her anlamda tam aradığı kişi Yusuf'tu! Yusuf da bunu saklamaya niyetli değildi aslında, bilakis bunu açık bir şekilde paylaşmış aslında bir anlamda o samimi sesli abisine yardım çağrısında bulunmuştu. Defalara gözaltına alınan hayatı altüst olan Yusuf biraz düzen tutturmak istiyordu sadece.

Peki ya Cevdet? Aklına birden diğer arkadaşları geldi. Bir hafta sonu aileleriyle çıktıkları bir gezi ve ardından yedikleri bir akşam yemeği parasına Türkiye'den insanları çalıştırıyorlar hem de ortalıkta "oradaki kardeşlerimizi sahipsiz bırakmıyoruz" diye caka satıyorlardı. Bir taşla en az iki kuş! Tamam dedi Cevdet.

"Sana 700 dolar veririm. Performansına göre ilerde artış olabilir. Türkiye şartlarında çok iyi para!"

Yusuf bir anda kendisinin Kamboçya'daki, Vietnam'daki ucuz iş gücü kaynağı gibi görüldüğünü fark etti. Alacağı saatlik ücret yaklaşık 3,5 dolar ediyordu. Bu resmen bir sömürü! Peki onu sömürmek isteyen kim? Ama Cevdet abi gibi biri bunu nasıl yapardı? Cevdet abi yıllarca bu hareketin içinde bulunmuş muhacir bir abiydi. Nasıl böyle bir şey mümkün olabilirdi? 

Yusuf yıllarca hizmete köle olmak dışında bir hayali olmamış biriydi. O an anladı ki zaten onu hep öyle görmüşlerdi. Zekiydi, akıllıydı, ama Kur'an'da defalarca emredilmesine rağmen basiretsiz kalmış, gözünü açmamış, samimi bir şekilde başlayan bu hareketin her koltuğa kendi adamını yerleştirme, kurumlarda tulum çıkarma, sınavlarda milyonlarca insanın hakkına girme hırsıyla nelere sebep olduğunu görememişti. Birileri cebini doldurup para babası olurken tek sahip olduğu memurluk da elinden alınan Yusuf sağa sola bakınca aslında en çok kendisine kızması gerektiğini hemen anladı. Köle Yusuf! Sen zaten yıllarca dershanelerde, okullarda, kurumlarda diğer Boğaziçili arkadaşlarınla köle gibi üç kuruşa çalışmıştın. Senin emeğinden arttırılan paraların hakkıyla ve hassasiyetle harcanmadığını bile görmemiştin! Zaten erdemli biri olsaydın başkalarının hakkına girilirken bunları görürdün ama sen başına gelmesi için yılların geçmesini bekledin!

Tamam dedi Yusuf. "Ben biraz düşüneyim". Toplantı bittiğinde eşine sadece "olmadı" dedi. Hiç olmasını düşünmedi çünkü. Böyle olmazdı, olmamalıydı! Sömürülmek zaten ağır, bu şartlar altında daha ağır ve uğruna yıllarını verdiği hareketten insanlar tarafından sömürülmek ise artık akıl almaz bir şeydi. Hareket artık Yusuf'un benliğine yönelik, onuruna yönelik bir hakarete dönüşmüştü. Yusuf o gece erken yattı. Sürekli eleştirerek ve bunlar nasıl görmüyorlar diyerek aşağıladığı "koyunlar"ın aslında aynadaki yansımalarından başka bir şey olmadıklarını düşünerek uykuya daldı. Bugün Yusuf hala 3-4 farklı işte çalışarak toplamda Cevdet abinin vadettiği paraya yakın bir para kazanıyor. Ama artık kafası çok net. Aman diyor Yusuf, aman! Bir daha asla! Bir daha aracısız sadece ve ancak Allah'a köle olurum!

Aslında hikayenin bundan sonraki kısmını anlatmaya gerek yok. Bugün Türkiye'de bu şekilde çalışan, iş teklifi alan Yusufların sayısı maalesef az değil. Özellikle yabancı dil bilen veya yazılımcı olan o en kaliteli ekip bu sömürü düzeninin içinde köle muamelesi görüyor. Hiçbiri sizi sevdiği için sizinle çalışmıyor, sadece başka seçenekleri yok. Peki siz bunu görmüyor musunuz? Vicdan mastürbasyonunuza devam ederken ve emeğine çöktüğünüz bu insanlar üzerinden servet kazanırken rahat mısınız? Maalesef rahatsınız... Çünkü bu işin fıtratında, bu yolun kaderinde çile var... Muhacirler(!) ve tepedekiler hariç... Hepinizin vicdanına tüküreyim…

-Yusuf Köle


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski