Münferit etimolojik olarak f-r-d kökünden gelip bireysel yani tek olan anlamına gelir. Aslında bu durum özü itibarıyla dinin ruhuna uygundur. Zira her vicdan Rabbin önünde yalnızdır.
Her şahıs dünyaya yalnız gelir ve bir gün yine yalnız olarak hesabını verecektir. Dergah-ı nezdi Ehadiyette kimse aile, kavim, cemaat, cemiyet veya ırk olarak hesap vermeyecektir.
Ne ki yalnız olması yeri geldiğinde birlik olamayacağı anlamına gelmez. Nasıl ki ezan okunduğunda herkes birbirinden bağımsız camiye gider ve tek saf olur onun gibi insanlığı veya bir cemiyeti tehdit eden bir durum olduğunda münferit kimlikler bir araya gelir ve yek vücud olabilir. Bir ülkeye düşman saldırdığında münferit kimlikler millet olur. Bunun için aynı ideolojiden, mezhepten, cemaatten, örgütten, vakıftan veya dernekten olmak gerekmez. Sadece ahlaki ve fıtri bozulmamışlık hali öyle durumlarda yek vücud olmaya kifayet edecektir. Tıpkı yangın alarmı olduğunda herkesin birbirinin imdadına koşması veya Ramazanda güneş battığında hep birlikte iftar edilmesi gibi. Ağaçlar gibi tek ve hür ve dahi ormanlar gibi kardeşçesine.
Münferit vicdanları sömürmek kolay değildir. Zira her fert kendisi olmuştur ve özgür düşünebilir. Onun vicdanına hükmedecek ve kendisi adına kararlar verecek bir şeyhi, mürşidi veya efendisi yoktur. Münferit olması ve hür düşünmesi kendisini yetiştirmiş kimselerden istifade etmeyeceği ve onların güzel fikirlerinden yararlanmayacağı anlamına gelmez. “ .. Onlar sözün tamamını dinler en güzeline uyarlar” ayetinde olduğu gibi aklının, vicdanın ve vahyin tasdik ettiğini alır tekzip ettiğini kabul etmez. Ona göre mutlak doğru sadece Allah’ın kitabıdır.
Lakin “Ben” olmak önemlidir. İslamoğlu şehadet dahi “ben” ile başlar der. Ben varım, ben benim ve ben şehadet ederim ki Allah’tan başka İlah yoktur. “Ben” olan bencil olmaz. Haddini bilir zira o cemaat tekebbüründen uzaktır. Yalnız yaşadığı için acziyetinin farkındadır.
Allah insanı fert olarak yaratmıştır ki insan türü, farklı farklıdır. Tek yumurta ikizi olsalar dahi her insanın parmak izi farklı farklıdır.Üremesi için ise iki münferit bireyin birlikteliği lazım gelir.
Ben olan münferit bireylerden oluşan topluluklar Allah’ın kitabında “cemaat” dediği topluluklar gibi olabilirler ancak. Zira cemaatlerde şuurlu birliktelik vardır. Sayet bir birliktelik şuurlandırarak değil dikte edilerek oluyorsa orada cemaat değil cemadat olur ki bunun sosyolojik karşılığı yığın veya sürü olmaktır.
Ben olmadan biz olmak ne mümkün?
-Bilgin Erdogan
Her şahıs dünyaya yalnız gelir ve bir gün yine yalnız olarak hesabını verecektir. Dergah-ı nezdi Ehadiyette kimse aile, kavim, cemaat, cemiyet veya ırk olarak hesap vermeyecektir.
Ne ki yalnız olması yeri geldiğinde birlik olamayacağı anlamına gelmez. Nasıl ki ezan okunduğunda herkes birbirinden bağımsız camiye gider ve tek saf olur onun gibi insanlığı veya bir cemiyeti tehdit eden bir durum olduğunda münferit kimlikler bir araya gelir ve yek vücud olabilir. Bir ülkeye düşman saldırdığında münferit kimlikler millet olur. Bunun için aynı ideolojiden, mezhepten, cemaatten, örgütten, vakıftan veya dernekten olmak gerekmez. Sadece ahlaki ve fıtri bozulmamışlık hali öyle durumlarda yek vücud olmaya kifayet edecektir. Tıpkı yangın alarmı olduğunda herkesin birbirinin imdadına koşması veya Ramazanda güneş battığında hep birlikte iftar edilmesi gibi. Ağaçlar gibi tek ve hür ve dahi ormanlar gibi kardeşçesine.
Münferit vicdanları sömürmek kolay değildir. Zira her fert kendisi olmuştur ve özgür düşünebilir. Onun vicdanına hükmedecek ve kendisi adına kararlar verecek bir şeyhi, mürşidi veya efendisi yoktur. Münferit olması ve hür düşünmesi kendisini yetiştirmiş kimselerden istifade etmeyeceği ve onların güzel fikirlerinden yararlanmayacağı anlamına gelmez. “ .. Onlar sözün tamamını dinler en güzeline uyarlar” ayetinde olduğu gibi aklının, vicdanın ve vahyin tasdik ettiğini alır tekzip ettiğini kabul etmez. Ona göre mutlak doğru sadece Allah’ın kitabıdır.
Lakin “Ben” olmak önemlidir. İslamoğlu şehadet dahi “ben” ile başlar der. Ben varım, ben benim ve ben şehadet ederim ki Allah’tan başka İlah yoktur. “Ben” olan bencil olmaz. Haddini bilir zira o cemaat tekebbüründen uzaktır. Yalnız yaşadığı için acziyetinin farkındadır.
Allah insanı fert olarak yaratmıştır ki insan türü, farklı farklıdır. Tek yumurta ikizi olsalar dahi her insanın parmak izi farklı farklıdır.Üremesi için ise iki münferit bireyin birlikteliği lazım gelir.
Ben olan münferit bireylerden oluşan topluluklar Allah’ın kitabında “cemaat” dediği topluluklar gibi olabilirler ancak. Zira cemaatlerde şuurlu birliktelik vardır. Sayet bir birliktelik şuurlandırarak değil dikte edilerek oluyorsa orada cemaat değil cemadat olur ki bunun sosyolojik karşılığı yığın veya sürü olmaktır.
Ben olmadan biz olmak ne mümkün?
-Bilgin Erdogan
The Circlc.ca'ya Cevdet Akbay çok güzel bir yorum eklemiş. Buraya da kopyalıyorum:
YanıtlaSil"
Son birkac senedir sahit oldugumuz gelismeler, “Hizmet”in Hezimet’e donusun gurultuleridirler.
Guc zehirlenmesi mi dersiniz, ihtirasin neticesi mi dersiniz, bilemem, ama olan bitenin ozeti budur.
“Hizmet” niyetiyle vatanin ve milletin kaynaklarini kullanan ekip hezimete ugradi.
Ne tuhaftir, bu hezimetten sorumlu olanlarin binde biri bile icerde degil, hepsi disardadir.
Ustelik hicbiri sorumlulugunu kabul etme pozisyonunda degil.
Hicbiri burnundan kil aldirma niyetinde de degil.
Kendilerini hep hakli gorme ve gosterme gayretindeler.
15 Temmuz darbe girisiminde yaklasik 8 saat suskun kaldi F. Gulen, buyuk ihtimalle, darbenin basarili olacagina inaniyordu (sanirim Neocon Cetesi’nden aldigi mujdeyle).
Gidisatin ters gittigini gorur gormez “darbeyle ilgimiz yoktur” diye aciklama yapmak zorunda kaldi.
“Neden ilk dakikalarda, hatta saniyelerde, degil de 8 saat sonra!” diyen cikmadi o cenahtan.
Hala “darbeyle Hizmet’in bir alakasi yok; hersey Erdogan’in oyunu” safsatasina inananlar var.
TSK icine sizan ve oranin en hassas koselerine coreklenen bu yapidan habersiz hickimse darbe yapmak soyle dursun, darbe plani bile yapamazdi.
Sunu kabul edeceksiniz artik; hirsinizin ve bazi dis ve ic guclerin gazina geldiniz; darbe girisiminde bulundunuz ama beceremediniz.
Kabak siradan insanlarin basina patladi.
Ne acidir, kafasinda kabak patlayan binlerce kisi hala “Hocaefendi’nin bir bildigi vardir, gelismeleri tersyuz edecek” gibi hayali kuruntularla mesgul.
Kendi kendinizi kandirmayin.
Hocaefendiniz’in bir bildigi falan yok.
Bir bildigi olsaydi, emrini verdigi ve Saylorsburg’daki malikanesinden bizzat yonettigi darbenin hezimetle sonlanacagini bilir, darbe girisiminde bulunmaz, masum insanlara kursun yagdirtmazdi.
40 sene boyunca buyuk bir gizlilik ve “hizmet, kardeslik, dostluk, diyalog vs.” gibi cesitli maskelerler ve “derin devlet”in yardimiyla yuruttugu oyun gec de olsa goruldu ve bozuldu.
Hezimete ugradiniz.
Bunun geri donusu, tekrar dirilisi mirilisi olmayacak.
“Mac daha bitmedi” diyen saflar!
Maci birak, oyuncu, hatta saha bile kalmadi. Ne macindan, ne kazanmasindan bahsediyorsun?
Hersey bitti.
Herseyi hirsiniza, kendinizde vehmettiginiz ve sizi yilan gibi zehirleyen gucunuze kurban ettiniz.
Bunu kabul etmek zorundasiniz.
Ayetleri, hadisleri, ve Ustad Bediuzzaman’i yanlis yorumlayarak kuruntu uretmeyin zira hezimetle sonuclanan yolunuzu ayet, hadis ve Ustad’in gosterdigi istikamette degil, nefis ve hevaniz, hirs ve tamahinizla cizdiniz ve duvara tosladiniz.
devam edecek...
Harika bir yorum olmus. Tesekkurler paylasim icin.
YanıtlaSil