Daha Karpuz Kesecektik !

Şu an uzatmaları oynayan ve gitmeyin biraz daha oturun "daha karpuz kesecektik" modunda sempatizanlarını oyalayıp duran cemaate dair birkaç kelam.

1. Devasa boyutta bir güven problemi yaşayan, kendisini seven ve hizmet hareketine gönül veren insanlara bir açıklama yapma nezaketini dahi göstermeyen F. Gülen ve yanındaki badem bıyıklılara elveda demenin vakti geldi de geçiyor.

2. Yolun başında eğitim, diyalog diyen, kız erkek herkes okusun diyen, okullar, kolejler, yurtlar açan, yabancı dil öğrenmekten, teknolojiyi yakalamaktan, muasır medeniyetten bahseden, vatan bayrağını tutup kaldırmaya, üretmeye, çalışmaya teşvik eden cemaat, tövbe billah benim siyasetle işim olmaz diye diye siyasilere, bürokratlara, önüne engel olarak çıkan herkese "ayar vermeye" kalkarak bugün yaşadığımız şu zulme sebep olacak yollara taş döşemiştir.

Bunun gibi günahları yüzünden Türkiye’deki birçok vatandaşın da ahını almışlardır. Hala yaptıkları bu hataları kabul etmeyip, ikiyüzlülük yapmaktadırlar ve takipçilerine bu yönüyle öfke duyulmasına sebebiyet vermektedir. Takipçilerini yormuş ve miadı dolmuştur artık cemaatin..

3. Cemaat şu anki durumu itibariyle, ona destek veren insanlar için sadece eski güzel hizmet günlerini anıp, nasıl bu kadar berbat bir hale düştük diye yumruk sıkmaya neden olmaktadır. Hiçbir şey üretememekte, üç beş kişiyle yurtdışında kendince toplantı yapıp durmaktadır.

4. Cemaatin ciddi bir vizyon sorunu vardır. Aslında bu sorun yıllardır var. Cemaati çapsız, öngörüsüz, nobran bir kitle yönetmektedir..

Salya sümük ağlatmaktan, dua dağıtmaktan başka bir şey bilmeyen bir grup din tüccarının tekelindedir cemaat.

Bu grup biz tertemiziz, her şeyi istişare ile yapıyoruz, zaten yanlış yapsak da bir sevap kazanıyoruz diye düşünüyor ve bu grup Gülen’in terli atletlerini, yarım kalan çayını, takkesini dağıtmakta hiçbir mahzur görmüyor, hatta bu tarz cahilliklerini çarşaf çarşaf yayınlamakta da bir beis görmüyorlar.

Dünyadan kopuk bir şekilde, kendi evrenlerinde yaşayan bu kibirli grup kendi bildiklerinden bir gram dahi şaşmamaktadır.. Adamlar “high”lar, yani havada uçuyorlar, yerdeki gerçek acı çeken, soru soran, cevap arayan, her şeyini kaybetmiş insanlarla alakaları yok. Orada Pensilvanya’da ayrı bir evrende yaşıyorlar. Bu harekete vaktini, emeğini, gençliğini, parasını, hayallerini koyan insancıklarla işleri yok.

Dillerinde kader, Peygamber yolu, hangi Allah’ın sevgili kulu acı çekmemiş ki, hasbiler ve yolda kalanlar gibi demode, kaderci, insanı tedbir almak konusunda "mallaşmaya" teşvik eden bir söylem var ki bu da en büyük problemlerden biri.

5. En acısı ise çok sevdiğimiz ülkemiz ve insanına karşı ve özellikle cemaat sempatizanlarına karşı, yıllardır oturup kalktıkları, birlikte boy boy fotoğrafları bulunan ve darbeden 2 gün öncesine kadar yanlarına gelip giden Adil Öksüz için "Adil madil bilmem" diye açıklama yapmalarına karşılık, bu nasıl bir açıklama arkadaş, hele anlatıverin, bir daha düşünün bu adam on yıldır sizin ders halkanızdaymış, Adil'i tanımam da ne demektir diyememek.

Hayır diyoruz da "bizi sallayan yok canlar" biz kimiz ki, koca koca Kocaaaaabaşlardan, derdi davası yüceler yücesi olanlardan açıklama bekliyoruz!! Hasbinallah!!!! Eski köye yeni adet!

6. Bu hizmete gönül veren arkadaşlar üç aşağı beş yukarı çoğu birbirine benzeyen insanlar, iyi niyetli, yardımsever, haram yemekten korkan, Allah sevgisi olan kişiler.

Kendiniz ve etrafınızdaki insanların da genellikle böyle olması cemaatin suça bulaşan, suça çok teşne bulunan yapısını bu genel çerçeveye katıp, bu cemaatin pis tarafını savunmanızı gerektirmez.. Ama yapılan işte tam da budur, Cemaatin kodamanlarının da istediği budur; çeri çöpü birbirine katıp, katiyen biz masumuz demektirler.

Cemaatimiz eski cemaat değildir yoldaşlar. Hizmet öğretileriyle yapılanlar arasında dağlar kadar fark vardır. Daha fazla cemaatin bu suça bulaşan yapısını savunamayız, bu hem dindar insana yakışmaz. Hem herkes aptal mı? Her ne kadar cemaatin merkezi herkese aptal muamelesi yapsa da!

7. Yurtdışında yaşayanlar, hala cemaatin aktivitelerine katılanlar, cemaati pür-i pak görenler. Bu cemaatin suça bulaşan, suç işleyen yüzüyle hesaplaşmadığınız, hesaplaşmama üzerine oynanan bu oyuna katılmaya, destek vermeye, savunuculuğunu yapmaya soyunduğunuz sürece; hapislerde büyüyen her bir çocuğun, hapishanede doğum yapan kadınların, anne baba diye 2-3 senedir ailesinden ayrı kalan yavruların, gençliğini en güzel günlerini hapiste geçirmek zorunda kalan insanlarımızın, bin bir fedakarlıkla çocuklarını okutup şimdi de binlerce güçlük içerisinde evlatlarını hapishanelerde ziyaret etme meşakkatine katlanan Anadolu insanlarının, daha 20 yaşında müebbet alan erlerin, 70 yaşını aşmış yaşıyla hapishanelerde çürüyen gazetecilerin, siyasi manipülasyon sonucu ölen 250 vatandaşımızın, onların ailelerinin, sevdiklerinin, çocuklarının, işinden atılıp maddi manevi bin türlü sıkıntıya giren kardeşlerimizin, bizden, bizden değil diye birbirine küsen aile fertlerinizin, Meriç’e gömülen kadın erkek, çocuk bütün sevdiklerinizin elleri sizlerin yakanızda olacaktır… Mesuliyet duygusu diye başımızın etini yiyen cemaatin karar alıcıları kesinlikle cevap vermek zorundadır…

Eğer hala gözü kapalı bu gruba destek veriyorsanız ve birazcık olsun neler oldu, neden bu hale düşüldü, acaba yapılabilecek bir şey var mıydı, bu olanların önüne geçmek için neler yapılabilirdi demiyorsanız, en hafif tabirle vurdumduymazlık ediyorsunuz demektir. 
Ne oldu neden oldu diye sormalı ve kanırta kanırta da olsa cevap aramalıyız!

8. Son olarak cemaatin tepesine kızmanın dışında, bu duruma ek olarak, bu kadar okumuş, eğitim almış, yabancı dil bilen, iyi kötü batıyı biraz temasa etmiş, bir dolu akademisyeni, iş adamı, öğretmeni, mühendisi, doktoru, kadını, genci bulunan dünyanın birçok yerine dağılmış bu genç kitle "şu abus süratli abilerin saltanatını" bir kenara iterek, sesini çıkartmalı, düşüncelerini açık açık söylemeli, her türlü fikre kendini açmalı, konuşmalı, konuşturtmalı, sorular sormalı, fikir beyan etmelidirler.

Her konuşanı, itiraz edeni, eleştireni cahilce "kaybettiler, yolda kaldılar" diye saçma sapan bir dille savunmak sadece avanaklık etmektir.. İyi bir Müslüman avanak değil akıllıdır!

Hasılıkelam bir Türkiye klasiği olarak cemaat devletten sopayı yiyip, bir tarafının üstüne oturmuştur ama hala elindeki borazanı da öttürmektedir.

Arkadaşlarımızın mağduriyetlerini destanlaştırarak sadece "zulüm var" söylemine sahip çıkmaktadır.. Mazlumlar sürüsüne katılmak tabanın kaderi, boruyu hala istedikleri gibi öttürmek sevgili abilerin işidir… Ne diye bizleri bu b..tan hale düşürdünüz diye kimsenin konuşmasına, o kıymetli kadınları, bebekleri bu duruma neler yapıp da düşürdünüz diye soru sormaya dahi müsaade etmemektedirler…

Hala bizleri oyalayıp duran, durun daha karpuz keseceydik diyen, ağırdan alan bu cambazlara yol verme zamanı gelip geçmektedir. Yol vermeli kapıyı göstermeli. "Kader" demeli, kaderi suçlamalı;) buraya kadarmış demeli, diyebilmeli şakirtler.

Safinaz The Survivor

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski