Son Zamanlarda MFP’ye ve Şahsıma Gelen Eleştirilere Dair

Tavsiye: Bu yazıyı Ahmet Kaya’dan “Beni Tarihle Yargıla” parçasını dinleyerek okuyabilirsiniz.


Not: MFP “Münferit Fikir Platformu” demek, YYK “MFP’nin Yayın ve Yönetim Kurulu” demek.

Yok hayır, bu yazım kurucusu olduğum MFP’ye “Münferit Fikir Fahişeleri,” “İran ajanları” gibi yorumlar yapan müptezellerin sözlerine dair değil, biz MFP yazarlarına “müfteri, müfsit, münafık” diyerek parazit yapanlara da değil. Onlara gülüp geçiyorum, onları hiç muhatap almıyorum.

Son zamanlarda cevap verilmeye değecek başka eleştiriler geldi. Bunlardan üç tanesinden bahsedeceğim ve neden katılmadığımı açıklamaya çalışacağım. Bunlardan ilki şu: “MFP ilk başta iyi başladı, ama sonradan bozdu.”

MFP en başta da özgürlükçüydü, hala da özgürlükçü. Bunu kaç defa tekrar ettim hatırlamıyorum ama biz MFP YYK’sı olarak bize gönderilen yazıların (üslubu iyi olmayan veya argümanları olmadan propaganda şeklinde yazılan yazılar hariç) neredeyse hepsini kabul ediyoruz ve yayınlıyoruz. Bu eleştirileri yapanlar MFP’de çıkan yazıları ne kadar takip ediyorlar bilmiyorum ama yayınladığımız 250’den fazla yazıdan 1 tanesi bile muktedirlerin Gülen cemaati tabanına yaptığı zulmü savunmadı. Evet, yayınlanan MFP yazılarında Gülen cemaati (hiyerarşisi) eleştirileri bol miktarda var ve muktedir eleştirileri çok daha az miktarda var. Ama bize gelen yazılar bu şekilde, biz ısmarlama yazı almıyoruz (*). Şuna da dikkat çekmek istiyorum: benim de, YYK üyemiz Enes Gökçe’nin de sert AKP—a.k.a Türkiye Muktedirleri—eleştiri yazılarımız var. 

Burada tekrar altının çizilmesi gereken mesele bizim MFP YYK olarak özgürlükçü oluşumuz ve insanların hissettiklerini, fikirlerini yazmaya açık bir mecra oluşumuz. Keşke bize “cemaaat savunucuları”ndan veya “AKP savunucuları”ndan yazılar gelse de argümanları neymiş hep beraber okusak. Bize gelen yazılar genelde Türkiye’nin gelmiş olduğu içler acısı durumdan Türkiye muktedirleri kadar Gülen cemaati hiyerarşisini sorumlu tutan ve bu konuda dolmuş insanların yazıları; öyle görünüyor ki bu kişiler bu yazıları yayınlayabilecek başka bir mecra bulamıyorlar.

İkinci eleştiri şu: “İsa iyi niyetli, ama manipüle edilmeye müsait (ve ediliyor).”

Öncelikle bir insanın niyetini okumak kolay iş değil. O yüzden bence herkes herkesi niyetleri ile değil, yaptıkları ile değerlendirilmeli. İkinci olarak beni kim manipüle ediyor merak ediyorum. Kimsenin talebesi değilim, bir değil birçok insanı dinlemeye ve hepsinden ancak aklıma yatanları almaya çalışıyorum. Ben aslında yıllarca (hem the cemaat yıllarımda hem de daha genel olarak klasik İslam anlayışına maruz kaldığım bundan 4-5 sene öncesine kadarki hayatım boyunca) manipüle edilmiş hissediyorum kendimi. Şimdi elimden geldiğince açık görüşlü olarak ve kimse tarafından manipüle edilmemeye azami gayret göstererek hayat görüşümü oturtmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bu eleştiriyi kabul etmiyorum.

Üçüncü eleştiri (lafız olarak tam olarak böyle olmasa da mana olarak) şu: “İsa iyi, ama etrafında kötü insanlar var.”

Öncelikle ben kendimi kesinlikle etrafına toplanılması gereken birisi olarak görmüyorum. Hatta şunu açık yüreklilikle ifade edebilirim (buna benzer bir ifadeyi ilk defa Abdullah Naci’nin bir tweet’inde görmüştüm): “Lütfen beni takip etmeyin, çünkü çıkış nerde ben de bilmiyorum.” Ben doğruyu arıyorum, doğru şudur diyemem; çünkü aslında doğrunun sadece aranır ve bulunmaz bir şey olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında “doğru burda işte, gelin” diyen birçok kanaat veya grup önderinin de çağırdıkları şeyin doğru olmadığını apaçık gördüğümden “onlar doğru değil” demekten de çekinmiyorum. İkinci olarak “felan iyi, etrafındakiler kötü” sözü çok çektiğimiz bir söz. Etrafında insanlar olan liderler (ben onlardan değilim) için bu söz “o lideri iyi göstermek için” bir aparat sadece. 

Üçüncü ve en önemlisi olarak, MFP yazarları ve takipçileri (özellikle çok MFP paylaşımı ve konu ile alakalı tweet’lere çok yorum yapan takipçiler) her birisi birer “birey.” Onlar benim yazdıklarımdan sorumlu değiller, ben de onların yazdıklarımdan sorumlu değilim. Evet, ben MFP ile bir şekilde alakalı görülebilecek insanların yazdıklarından ve söylediklerinden sorumlu değilim, sadece kendiminkilerden sorumluyum. MFP gibi özgürlükçülüğün ana gaye olduğu bir ortamda benim de hoşuma gitmeyen bir yazı veya twitter paylaşımı yapan bir insana ben “sen MFP’yi de temsil ediyorsun, bu yazdığın olmamış, sil lütfen” demiyorum ve demem. Kısacası beni de MFP yazar ve takipçilerini de değerlendirirken birey olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.

Bu üç eleştiri hakkında yorumlarımı yazdıktan sonra önemli gördüğüm bir konuya değinerek yazımı bitireyim. Ben sadece MFP’nin kurucusu ve 6 kişilik YYK’sinin (**) bir üyesiyim; MFP’nin ne kanaat önderi, ne patronu, ne de sahibiyim (kendimde ne öyle bir potansiyel var, ne de bir istek). Zaten fikirlerin “münferit” yani bireysel olması için kurulmuş bir platformun bir kanaat önderi olmamalı. Bu platform fikirlerin cesurca ortaya koyulduğu, saygı ile dinlendiği, tartışıldığı; sonrasına herkesin evine yine (potansiyel olarak biraz değişmiş olan) “bireysel” fikirleriyle geri döndüğü bir platform olmalı. Bu niyetlerle kuruldu bu platform ve bu şekilde devam edecek. Neden böyle devam edeceğini düşünüyorum? Çünkü YYK’daki arkadaşlar gerçekten özgürlükçü, demokratik, açık görüşlü ve kendi görüşlerini üretebilen arkadaşlar. YYK’daki tüm kararlarımızı demokratik bir şekilde veriyoruz, bir “cemaatimsiye” dönüşebileceğimize dair en ufak bir endişem yok. 

Ben kendimi sadece zaten çok basit olan bir fikre (yani “kimseye aklımızı kiraya vermeyelim, her şeyi sorgulayarak kendi yolumuzu kendimiz çizelim” fikrine) ön ayak olmuş, sonrasında da elinden geldiği kadar yardımcı olan bir “birey” olarak görüyorum. Siz de beni o şekilde görebilirseniz sevinirim.

Selam, sevgi ve saygılarımla,

İsa Hafalır
Twitter: @isaemin

(*) YYK gelen yazıları, editöryel prensipleri göz önüne alarak yayınlanmasının uygun olup olmadığına karar verir. Prensiplere uygun olmayan yazılar; değiştirilmesi için yazarlara geri gönderilir ve gerekli değişikliklerin yapılması istenir ya da yazının yayınlanmayacağı ifade edilerek yazı geri çevrilir. Bugüne kadar geri iade edilen yazıların hiçbirisi cemaati savunduğu gerekçesi ile yazara geri gönderilmedi. YYK üyesi arkadaşların yazdıkları yazılarda bu tarafsız tutum görülebilir. 

(**) Diğer üyeler Enes Gökçe, Murat Er ve ismini değişik sebeplerden gizli tutan ama bizim tanıdığımız ve en az biz üçümüz kadar MFP için emek ve vakitlerini harcayan diğer üç arkadaş.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski