Terör Örgütü Nedir? Cemaat bir terör örgütü müdür?



Bir önceki yazıma karşı gelen eleştirilere doğrudan cevap vermek yerine eleştirinin ana hedefindeki Cemaat'in bir terör örgütü olup olmadığı konusunda bir yazı yazmak istedim.

Terörün ve terör örgütünün ne olduğuyla ilgili çok sayıda tanım bulmak mümkün fakat üzerinde anlaşılmış tek bir tanım olmadığı konusunda da herkes hemfikir. İngilizce Wikipedia'da bu konuya ayrılmış bir madde dahi var (link). Burada farklı ülkealerin, uzmanların, hatta hukuki olarak bu tanıma ihtiyaç duyan sigorta şirketleri gibi kurumların yaptıkları tanımlara kadar çok sayıda örneği verilmiş bu tanımların. Niyetim bunların üzerinden tek tek geçmek değil, merak edenler ilgili linkten okuyabilir.

Ben buradaki tanımlardan çok bu kadar farklı tanım olmasının, yani özünde bu kavramın tam bir tanımı olmamasının bu tanımların her birisinden çok daha açıklayıcı olduğunu düşünüyorum zira bu kadar çok tanım olmasının da her bir devletin diğerinin tanımını kabul etmek istememesinin de temel nedeni aslında ortadaki kavramın hukuki olmaktan önce siyasi olmasıdır. Bir devletin teröristi diğerinin özgürlük savaşçısı olabiliyor. Bir örgütün eline silah almasını ve şiddete yönelmesini bir devlet meşru müdafaa olarak görürken diğeri bunu sivillere yönelik haksız bir şiddet olarak okuyabiliyor.

Kendi adıma ben tüm bu tanımlara baktığım zaman özünde devletlerin kendilerine düşman olarak gördükleri grupları terörist olarak sınıflandırdığını görüyorum. Buna Batılı ülkeler de dahil. Mesela gelinen noktada Batı ülkelerinde sık sık tekrarlanmaya başlayan ve aynı ideolojiye bağlı insanlarca gerçekleştirilen ırkçı terör saldırıları için "terör" kelimesini kullanmamakta direnen pek çok saygın politikacı veya medya kurumu olduğunu görebiliyoruz. Oysa bunlardan çok daha bireysel, çok daha basit, radikal, İslamcı terör saldırılarında çok daha rahat kullanıyorlar bu kelimeyi. Veya bugün ABD'de, yakın tarihinde hiçbir şiddet eylemine bulaşmamış, tam tersine demokratik seçimle elde ettiği iktidardan bir darbeyle indirilmiş, darbeci Mısır rejimi tarafından her türlü baskıya uğramış ve belki daha önemlisi ABD'deki pek çok İslami kuruluşla bağları olan Müslüman Kardeşlerin terör örgütü ilan edilmesi ciddi ciddi tartışılmakta ve çok sayıda destekçi bulabilmektedir. Yine Lübnan devletinin ve toplumunun önemli bir parçası olan Hizbullah 80’li yıllarda Lübnan iç savaşında ABD askerlerine karşı gerçekleştirilen bir saldırıdan sorumlu olduğu gerekçesiyle ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Veya ABD'nin Afganistan'ı işgali sırasında, o sırada ülkenin hükümeti konumunda olan Taliban tarafından kendi vatandaşı olarak görülen kişiler ABD askerlerinin işgaline karşı direnirken onlara verdikleri zararlardan dolayı terörist olarak tanımlanarak Guantanamo'ya getirilmiş, burada çakma mahkemelerce yargılanarak ömür boyu hapse mahkum edilmişlerdir. Belki bu ülkeler daha az demokratik olanlardan farklı olarak tümüyle pasifist bir örgütü terörist ilan etmiyorlar veya toplumun düşman görmediği yapıları devlet içerisindeki birilerinin keyfine göre düşman ilan etmiyorlar fakat ucundan köşesinden kendilerine karşı şiddete girişmiş, toplum tarafından da düşman görülen yapıları da rahatlıkla terörist ilan edebiliyorlar ve bunu yaparken de pek ala çifte standart uygulayabiliyorlar.

İşin hukuki boyutuna gelirsek bir kez devlet tarafından terör örgütü ilan edildikten sonra, bu yapılara destek vermek yardımcı olmak en demokratik olan ülkelerde dahi suç olarak kabul edilmektedir ve devlete ben senin gibi düşünmüyorum deme hakkınız olsa da, ben senin tanımını takmıyorum deme hakkınız bulunmuyor. Devletin terör örgütü ilan ettiği gruplarla organik ilişkilere girerseniz en demokratik ülkelerde bile bundan dolayı bedel ödeyebilirsiniz.

Özetlersek bir organizasyonun terör örgütü olmasının temel olarak iki kriteri olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi bu yapının devlet ve toplum tarafından düşman olarak görülmesi ve ikinci olarak da bu yapının bir şekilde şiddete bulaşmış olması. Mevcut kriterlerin en demokratik ülkelerde dahi çok net olmaması nedeniyle bu kriterleri sağlayan örgütler rahatlıkla terör örgütü ilan edilebilirler. Bu bağlamda bakarsak Cemaat 15 Temmuz'da kendisine bağlı kişilerin ellerindeki silahları sivillere doğrultması, meclisin bombalanması vs. eylemlerle şiddete bulaştı, devlet ve toplum tarafından düşman olarak görülüyor, bu nedenlerle de çok rahatlıkla bu tanım içerisine sokulabilir. Eğer bu tanım senin tanımın oldu denirse örnek olarak yukarıdaki linkte bulabileceğiniz ABD kanunlarından birisinden basit bir tanım alalım: "premeditated, politically motivated violence perpetrated against noncombatant targets by subnational groups or clandestine agents." Yani "önceden planlanmış, politik amaçları olan, asker olmayan hedeflere karşı devlet altı gruplar veya gizli ajanlar tarafından uygulanan şiddet", oldukça ucu açık bir tanım, diğer tanımlara bakılırsa onların da son derece ucu açık olduğunu ve benzer noktalara vurgu yaptığını görmek mümkün. O halde sivillerin üzerine ateş açmış, sivil halkı korkutmak amacıyla meclisi bombalamış, devletin içerisindeki otonom bir yapının, politik amaçlarla uyguladığı bu şiddeti terörizm olarak tanımlamak niçin kabul edilemez geliyor insanlara merak ediyorum. Şiddete bulaştığı andan itibaren bu yapıyı herhangi bir ülkenin yasalarına göre terörist ilan etmek son derece kolay ve itiraz edilmesi de pek mümkün olmayan bir durumdu. Özellikle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yasalarında darbeden önce de var olan (yani bazı başka konularda olduğu gibi darbeden sonra geriye doğru değiştirilmiş olmayan) tanımlamaya göre terör örgütü tanımı cuk oturuyor bu yapıya.

Bunun yanında "eskiden Cemaat olarak bilinen yapıyı terör örgütü olarak tanımlamaya çok da itiraz edilemeyeceğini" söylemekle "bu yapının kapısından on yıl önce geçeni terörist ilan etmenin, bunu da ciddi bir kriteri olmadan keyfi olarak yapmanın" aynı şey olmadığını söylemek gerekiyor. Fakat bu tanıma bu insanlarla ilgili yapılan haksızlıklara itiraz ediyormuş gibi itiraz edenlerin bilinçli veya bilinçsiz olarak bu iki şeyi birbirine karıştırdığını düşünüyorum. Devletin bir hatasını kullanarak kabul edemedikleri doğrusunu gizlemek istiyorlar. Ortada ciddi suçlar var, adına terör örgütü desek de demesek de birilerinin bunun hesabını ödemesi gerekiyor, fakat onlar istiyorlar ki bunun hesabını kimse ödemesin, suçlular da suçsuzlar arasında kaynasın. Bu bağlamda yaklaşımlarının devletin yaklaşımından daha insani olduğuna da, tek tek insanlar için ciddi bir üzüntü duyduklarına da inanmıyorum. Devlet kuruları yakmamız lazım gerekirse yaşlar da yansın diyor, bu arkadaşlar da kurularla yaşları karıştıralım ki hepsinin yakmak mümkün olmasın veya günün birinde hepsini aklamak zorunda kalınsın diye bakıyorlar. Bence bu kişileri yönlendiren duygu merhametten, üzüntüden çok nefret, haklı çıkma isteği, siyasi muarızlık vs.

Benim fetö nefretinin nedenlerini anlamak için böyle bir yazıyı yazmaktaki amacım da aslında devletin sıradan insanlara yaptıklarının ne kadar haklı olduğunu göstermek değil, bunun yapılabilmesinin zeminini anlamak ve anlatmaktı; zira ortada böyle bir nefret var; bu nefretin boyutları fetöyle hala gönül bağı olanların kabul etmek istemediği kadar derinlere uzanıyor. Bugün bu yapıya uzaktan selam vermiş insanlar dahi belki Türkiye'nin modern tarihinde görülmedik seviyede geniş bir takibata uğruyor ve bunun yapılabiliyor olmasının temel nedeni bu yapının sadece devlet tarafından terör örgütü olarak tanımlanmış olması değil, toplum nezdinde de bir nefret objesine dönüşmüş olmasıdır. Devlet daha önce de başka kişileri grupları düşman olarak gördü, halka da düşman olarak tanıttı, kimi zaman Kürt gruplar, kimi zaman dini gruplar, kimi zaman solcu gruplar devletin düşmanı ilan edildi. Fakat hiç bir zaman bu gruplar kendi tabanları tarafından devletin baktığı gibi görülmediler. Mesela tüm terör eylemlerine ve devletin şeytanlaştırmasına rağmen PKK'ya sempatiyle bakan milyonlarca insan tarafından PKK bir nefret objesi olarak görülüyor mu? Abdullah Öcalan'a bebek katili olarak mı bakıyor bu kişiler? Geçmişte İslami kesim ve gruplara pek çok şekilde baskılar uygulandı, tek parti döneminde asılan insanlar oldu, bunların sonucunda bu kişiler muhafazakar kitlelerin gözünde hain olarak mı görüldü yoksa kahraman olarak mı? Oysa bugün bu sorunları yaşayan insanlara muhafazakar kesimi geçtim pek çoğuna kendi arkadaşları, akrabaları hatta bazılarına annesi, babası, kardeşi dahi sahip çıkmıyor. Bunu sadece A-haberin propagandası ile açıklamak mümkün mü? 28 Şubat'ta propaganda yapmadı mı o zamanın muktedirlerine yakın duran medya? PKK'yı şeytanlaştırmıyor mu bugün fetöyü şeytanlaştıran medya? Tabi ki bu soruların gerçek cevapları ile yüzleşmeye hazır olmayanlar yine boş konulara takılacaklar, teknik detaylara odaklanacaklar ve kendilerine bile yalan söylemeye devam edecekler, zira doğruyu söylediklerinde tüm inanç ve değer dünyalarını yıkıp yeniden inşa etmeleri gerekiyor. Burada bu teknik detayları gündeme getirenlerin zamanında başı sonu belli olmayan, örgüt bile denemeyecek yapılara Ergenekon, Selam Tevhid gibi davalarda terör örgütü diyenler olması ve bu yapının başındaki kişinin darbeci olduğu için değil darbecilere karşı durduğu için terörist ilan edilen Müslüman Kardeşler'e her türlü baskıyı uygulayan Mısır'la içli dışlı olması da ayrı bir ironi konusu sanırım (Eylül sonunda Mısır devlet TVsine verdiği röportajında AB'nin terör tanımına göre MK'nın terör örgütü olmadığından da bahsetti mi acaba?).

Kısaca darbeye kalkışan ve bunu yaparken 251 insanı öldüren, sivil halkı yıldırmak için meclisi bombalayan bir yapıyı terör örgütü olarak tanımlamak rasyonel ve hukuki olarak da pek ala savunulabilir. Burada sorun HDP'lileri PKK'lı ilan etmeye benzer bir şekilde bu yapının sempatizanlarını, hatta artık sempati dahi duymayan insanları bu yapının devlet tarafından da el üstünde tutulduğu dönemlerdeki basit ilişkilerinden dolayı terör örgütü üyesi olarak gören yaklaşımdır. Bu yaklaşıma karşı olanların bir dakika kardeşim, nasıl ki PKK'nın durumunda terörist örgütle, ona organik olarak bağlı olan partiyi dahi bir görmüyorsan, hele o partiye oy veren 6 milyon insana karşı hiç bir yaptırımda bulunmuyorsan, fetönün Cemaat olduğu zamanlarda sempati duyanı bile aç bırakma noktasına niçin getiriyorsun diye sorması gerekiyor. Oysa fetönün bir terör örgütü olmadığını ispata çalışanların yaptıkları, PKK'lı olarak cezalandırılan HDP'li vatandaşı savunmak için PKK'nın aslında bir terör örgütü olmadığını söylemeye benziyor. Bir insan bunu yapıyorsa korumaya çalıştığı şeyin PKK'lı teröristle aynı muameleye tabi tutulan HDP'li vatandaş değil PKK'nın kendisi olduğunu söylemek yanlış olmaz bana göre.

-Ahmet Şeker

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski