Gülen’e Göre İtirafçılar Kafir mi?

Gülen, geçenlerde yayınlanan bir videosunda (link) dinleyenlerin Fethullah Gülen “Tabanındaki çözülmenin önünü almak için itirafçılara kafir diyor” şeklinde anlaşılabilecek sözler sarf etti. Nitekim bir kısım medya da bu sözleri “Fetö elebaşı Gülen, itirafçıları kafir ilan etti” şeklinde duyurdu (Link). 

Gülen ifadelerinin böyle anlaşılmasını istemeseydi, maksadını şöyle de ifade edebilirdi. 

“İtirafçılar içinde bir kimse, başkası hakkında iftira atıyorsa yani gerçek olmayan beyanlarda bulunuyorsa, bunu yaparken de kendisine “iftira günah” diyenlere, “hayır değildir” diyorsa bu kişi büyük günahlar arasında sayılan bir harama-helal dediği için kafir olmuştur. Ayrıca bu şekilde kafir olma nasla sabit olan her haram (İçki, kumar…) için de geçerlidir.” 

Gülen bu kadar açık ve net söylenmesi mümkün olan ifadeleri, itirafçılara korku vermek için şöyle söylüyor. (Videodaki sözler üzerinden gidelim: Tırnak içindeki ifadeler onun sözleri kendi eklemelerimi parantez içinde belirtiyorum.) 

“Ama bir mü’minin aleyhinde konuşma (kişiyi kafir yapmaz), yazılan yalanı imza etme (kişiyi kafir yapmaz), iftira idi, bühtan idi, günah-ı kebâir idi. (Bunlar da kişiyi kafir yapmaz günahkar yapar.) Bunu bilerek yaptı ise, yapmada da mahzur görmüyorsa, zavallı -farkına varmadan- İslam yolunda (Bu ifade bence yanlış, hiç kimse itirafçılığı “İslam yolunda” dine hizmet için yapmıyor. Ne kast ediyor anlamış değilim.) kâfir oldu.” 

Aslında buraya kadar denenler kişiyi kafir yapmaz. Gülen de bunun farkında olduğu için iddiasını daha da güçlendirme ihtiyacı hissediyor. Buradan sonraki cümleleri gelecek itirazlara cevap sadedinde oluyor

“Çünkü, (bir) günah-ı kebâir (olan iftira), tevbe ile zâil olur; fakat insan yaptığı günahı, gıybeti, iftirayı, bühtanı, bir mahzursuz şeymiş gibi görüyor, hem de böyle sürekli tekrar edip duruyorsa, bunu “mahzursuz” kabul ediyorsa;… beş vakit namaza beş de ilave etse, on vakit namaz kılsa, yine kâfir, yine kâfir, yine kâfirdir!..” 

15 Temmuz sonrası bunları diyen Gülen’in 15 Temmuz öncesi şunları dediğini görüyoruz. 

Şu sözler de Gülen’e ait: “… Öte yandan, bir insan hakkında kâfir olduğuna dair doksan dokuz alamet bulunup da mümin olduğuna dair sadece bir tane alamet bulunsa, yine de o insana “kâfir” isnadında bulunamazsınız. (Link

Bu ifadeleriyle Gülen, İslam fıkhında zanna işaret ediyor. “Zan varsa kesin hüküm yoktur yani bir konuda hüküm vermek için delilin, subûtu ve delaleti kati olmalı. Bunlardan biri zannî olsa, hüküm verilemez.” diyor. 

Bu ifadeleriyle, “kafir dememe konusunda çok hassas olan Gülen” 15 Temmuz öncesi Ammar bin Yasir (ra) örneğinden yola çıkarak şöyle demişti: 

Gülen: “Dünden bugüne zalimler kendileri gibi düşünmeyenlere boyun eğdirebilmek için her yolu denemişlerdir. Sahabeden Ammâr bin Yâsir’in (Gülen isteseydi bu olayda “Ammar” isminin yerine itirafçı olan Ahmed’i Ayşe’yi koyabilirdi.) gözleri önünde anne ve babası şehit edilmişti. Kendisi de ağır işkenceler altında hâlsiz kalmıştı. Müşriklerin Hazreti Ammâr’dan istedikleri, Peygamber Efendimiz’in (bugüne uyarladığımızda hizmetin) aleyhinde konuşmasıydı. O, metanetini yitirmemişti fakat kurtuluş çaresi yoktu; ya öldürülecekti veya istedikleri şeyleri söyleyecekti. Hazreti Ammâr, Rasûlullah’a kavuşmak ve O’nunla aynı safta mücahede etmek için “diliyle” dininden vazgeçtiğini söyledi. (Gülen isteseydi şöyle bir yorum yapabilirdi. İslam dininde baskı ve zorlama sonucunda dininden vazgeçen bile kafir olmazken, itirafçılara işledikleri günahlar sebebiyle hiç kimse kafir diyemez. Onlara kafir diyen kafir olur.) Müşrikler de onu serbest bıraktılar. Hazreti Ammâr, o sözü kalben söylememişti ama yine de tir tir titriyordu. Hemen koşup hadiseyi Allah Rasûlü’ne anlattı. Efendimiz, “Kalbin nasıl?” deyince, o “Kalbim imanla doludur.” cevabını verdi. Bunun üzerine, İnsanlığın İftihar Tablosu şöyle buyurdu: “Ammar tepeden tırnağa imanla doludur. Şayet sana tekrar böyle işkenceler yaparlarsa, tekrar aynı taktikle ellerinden kurtulmanda bir mahzur yoktur.” Hazreti Ammâr’ın başına gelen bu hadise üzerine âyet-i kerime (Nahl Sûresi, 16/106) nazil oldu; kalbi imanla dolu olduğu hâlde inkâra zorlanan kimselere bir mesuliyetin olmadığı beyan edildi... (Link

Bunları diyen Gülen, dininden vazgeçme günahına göre çok küçük olan günahlar için de bunları diyebilirdi. Çünkü Gülen yine 15 Temmuz öncesi sohbetlerinde, kafir olma ihtimali çok zayıf olan insanlara “kafir” demenin sonuçlarından da şöyle bahsediyor. 

Gülen: “Mü’mine, “mürted” (yani dinden çıktı) diyen, kâfir olur. Çünkü bir mümin diğerine kâfir dediğinde ikisinden biri kâfirdir; ya diyen kâfirdir veya denilen kâfirdir. Peygamber Efendimiz (sa) bir hadis-i şerifte buyuruyor ki: “Herhangi bir kimse din kardeşine “kâfir” dediği zaman, ikisinden biri muhakkak kâfir demektir. Eğer hakikat onun dediği gibiyse, muhatabı kâfirdir; aksi takdirde, sözü kendi aleyhine döner, kendisi küfre düşmüş olur. “(Link)” 

Bu açıklamalardan sonra başlıktaki soru 15 Temmuz öncesi Gülen’e sorulsaydı müminlere kafir dememe konusunda çok hassas olan Gülen, sorumuza Ammar bin Yasir örneğinden yola çıkarak; “Nasıl Ammar kafir olmadıysa, benzer durumlarda iftiraya zorlanan kardeşlerimiz de kafir olmaz. Hele bir de bunu yaparken vicdan azabı yaşamışsa, günahına binlerce defa tevbe etmişse ona kimse kafir diyemez. Hatta üzerinde bir değil birçok mümin alameti olan bu insanlara kafir diyenlerin kafir olma ihtimali var” diyecekti. 

Bu Noktada Gülen’in Etrafındaki İnsanlara Şu Soruyu Sormak İstiyorum: 

Bu satırları Gülen’in yüzüne okuyabilir misiniz? 

Gülen’e şunları sorabilir misiniz: “Hocam sizin birine kafir dememe konusunda geçmişte bu kadar sözünüz varken, çoğunluğu itibarıyla mecbur kaldıkları için itirafçı olan insanlara, onların kafir olduğunu ima eden bu sözleri söylemeniz doğru mu? Kaldı ki, her itirafçı, iftiracı değildir. Her iftiracı da iftira günahına, “günah değildir” dememişken. Buna rağmen bu insanların kafir olduğunu ima etmek çok ağır olmaz mı? 

Okuyamayacaklarını ve soramayacaklarını düşünmüyorum. Okuduklarında ve sorduklarında akıbetleri benim gibi İHRAÇ olur. Ben AKHK (Abilerin Kanun Hükmünde Kararnamesi) ile ihraç oldum. 

Şu sözler de Gülen’e ait: 

“Zira Hazreti Pîr’in dediği gibi, sırtında akrep olduğunu haber veren yani ona kusurlarını gösteren bir insana ancak rahmet okunur ki, (Link)” 

Bu ifadelerden zannedilir ki Gülen eleştirilere çok açık. Başta kendisi ve etrafındakiler 17-25 Aralık sonrası içeriden ve dışarıdan hatalarını gösterenlere medya diliyle rahmet değil, lanet okudular. 

Gülen’in Etrafındakilere Bir Soru Daha 

“Biz Gülen’in yanında cemaatin doğrularını ve başarılarını söylerken ne kadar rahatsak, yanlışlarını söylerken de o kadar rahatız” diyebiliyor musunuz?... Mesela “Gülen itirafçılara kafir” dedi şeklinde anlaşılan bu sözleri için, bu sözleri demeden önce bizimle istişare etti” diyebilir misiniz? 

Diyemiyorsanız, sizden farkı olmayan “AK Parti Cemaatini” neden ve hangi yüzle eleştiriyorsunuz? 

Bu halinizle parti yönetimine hiçbir eleştiri getir(e)meyen, kendileriyle istişaresi yapılmayan her konuya “evet” diyen 290 AKP milletvekilinden ne farkınız var? Yazımı bir önceki yazıya atıfta bulunarak bitireyim: Etrafında Allah’a hesap verme konusunda çok hassas olmakla bilinen Gülen, ortada kendisi ve cemaati hakkında yalan-yanlış birçok iddia varken, neden “benim alnım açık yüzüm pak, bana her şeyi sorabilirsiniz, her soruya cevabım var.” demez? 

NEDEN, NEDEN, NEDEN… 

Deniz TAVACI 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski