Telkin Komedisi


Ölüm, herhalde hayatın açık ara en sevimsiz gerçeği. Hele de sevdiklerimizi kaybettiğimizde, gidenin arkasından hiçbir şey yapamamak insani acziyetimizin  zirvesi olsa gerek. Bu acıyı hafifletme refleksinden doğduğunu düşündüğüm ve zamanla dini anlamlar yüklenerek neredeyse tartışılmaz kalıplar haline getirilen birçok inanıştan sadece birine; ölüye telkin verme geleneğine  değinmek istiyorum.

Herkesçe malumdur ki, bizim itikadımıza göre bu dünyadaki yaşayışımızdan hesaba çekileceğiz. Bu hesabın kişi ölür ölmez mi başlayacağı, yoksa yeniden diriliş günü mü olacağı hep tartışılagelmiş; toplumumuzda genellikle kabirde hesabın başlayacağı fikri kabul görmüştür. Buradan hareketle ölen kişi, defnedildikten sonra kabrinin başında durup ona vermekte olduğuna inanılan sınav için destek olma çabasına telkin; hatta Anadolu’nun birçok yerinde talkın diyorlar.

Diyanet işlerinin kelli felli imamları, cenaze toprağa verilip herkes dağılınca yanında rahmetlinin yakınlarından biri olduğu halde birtakım dualarla kabirdeki mevtaya kabir sorgusuyla ilgili hatırlatmalarda bulunuyor. Aslında defteri kapatıp bu alemden göçmüş kardeşimize kopya veriyor; sanki ölü kendisini duyabilirmiş ve bilmediği cevapları böylece verebilirmiş gibi.

Şunun altını çizmekte fayda var: Kur'an'da kabir sorgusundan bahis olunmuyor. Lakin konumuz olan telkin geleneği bu kabul üzerine bina  edildiğinden mevzuyu ele alırken bu inanç üzerinden gideceğim. Zira  kabir sorgusunun ve azabının  olup olmadığı  tartışması apayrı bir mesele. Onun için sorularımızı telkin inancının dayandığı kabir sorgusu itikadı doğruymuş gibi soracağız.

1- Kişi vefat ettikten sonra meleklerin ne zaman sorguya gelecekleri nasıl biliniyor? Naaşın toprağa konulup, ölünün bir yakınıyla imam efendinin dışında herkesin gitmesini beklediklerini gösteren bir karîne var mı?

2- Diyelim ki meleklerin sorgu zamanını tutturduk, bu dünyadan göçen fâni, imam efendiyi ya da başka bir ölümlüyü nasıl duyabiliyor?

3- Biz rahmetliye kopya verirken, sorgu melekleri duymuyor mu? "Sen cevapları sufleyle duyuyorsun" diye itiraz etmiyor mu? Hepsinden öte, asıl hesap sorucu olan Allah'ın bu kopya faaliyetini duymadığı nasıl tasavvur edilebiliyor?

4  Bu kabir sorgusu "Rabbin kim,  Peygamberin kim,  kitabın ne”  gibi basit sorulardan mı ibaret? İş bunlara doğru cevap vermekle içinden sıyrılınacak kadar kolay mı?

Soruları çoğaltmak mümkün. Ancak telkin verme işinin tutarsızlığını, anlamsızlığını hatta İslam'a aykırı unsurlarını izah için yazının hacmini genişletmeye gerek görmüyorum. Hani meşhur Hababam sınıfı filminde bir bilgi yarışması sahnesi vardır: Haylaz Hababam gizli telsiz tertibatıyla herkesi kandırıp yarışmayı kazanır. Telkin, ya da halk söyleyişiyle talkın hadisesinin bu tarz bir kopya ve kandırma çabasından farkı yok sanırım.

Birtakım yanlış dini inanışlarımızın olduğu muhakkak; bir hurafeler listesi yapılsa ciltler tutar şüphesiz. Burada daha vahim olan, Diyanet  İşleri Başkanlığı  görevlilerinin bu komediyi sahiplenmeleri ve hâlâ sürdürmeleri. Hababam Mahmut Hoca'nın da desteğiyle herkesi kandırmayı başarıyor ama bizim arkamıza diyanetin imamlarını da alsak, sorgu meleklerini kandırmamız pek mümkün görünmüyor. Hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ı kandırma ihtimalinden bahsetmeyi bile zul addederim.

-Ahmet Gürbüz Şener 
@agsener   

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski