Anadolu'dan Mektup

Sevgili arkadaşlarım,

Bizler de bizden önceki mazlumlar gibi ağır iftiralar altında ibretlik bir zulme maruz kalıyoruz. Ne ilkiz ne de sonuz. 

Uzun süredir sizi izliyordum. Yerel mahkemede 7,5 yıl cezam onaylandı. Şimdi yargıtayda. Onaylanırsa beni bekleyen kader de belli.

Ben şahsen her kesimi dikkatli bir şekilde dinliyorum. Bizlere iftira atanları, kendi iftiralarına inananları, hiç bir şeyden haberi olmayan mazlumları, gözü hala Pensilvanya'da olanları, mütedeyyin, dindar, dinci, dinsiz, ateizme, deizme kayanlar, velhasıl herkesi derin bir empati ile anlamaya çalışıyorum.

Bu güne kadar kendimce bir kısım tespitlerim oldu. Doğru bir şey söylemenin bu kadar zor olduğu bir zamanda, böyle puslu bir havada bize ışık olabilecek tespitler yapmaya çalıştım. Umarım kimseye haksızlık etmemişimdir.

1. Yıllar süren kara propagandanın sonunda halk artık zulmü kabullendi ve hatta bize kuşkuyla yaklaşıyor.

2. Kendimizi asla anlatamadık. Bunun en başta gelen sebeplerinden birisi mahkemelerde her şeyi inkar etmek zorunda kalmamız. Suç olmayan şeyleri inkar etmek zorunda kaldık.

3. Bizi inkara zorlayan sebeplerin başında da suç olmayan fiiller yüzünden insanlara zulmedilmesi. Konuşursak masum insanlara zulmedilecek korkusuyla konuşamadık.

4. Bazı arkadaşlarımız son çare olarak etkin pişmanlıktan yararlandı. İfade verenlerin genellikle ifadeleri doğru. Nadiren iftiralar yada abartmalar da var. Ancak söylenenlerin doğru olması zulmü engellemiyor. İsmi verilenler suç olmayan fiilleri yüzünden hapislerde çürüyor, aileleri dağılıyor. 

5. Kimileri etkin pişmanlıktan yararlanan herkesi zulme ortak olmakla suçluyor. Ancak her etkin pişmanlık böyle değil. Ben şahsen ismimi verenlerden bir tanesi dışında diğerlerine hiç üzülmedim. Yapabilecek bir şeyleri yoktu.

6. Avukatlarımızla bile rahat konuşamıyoruz. Hatta en yakınlarımızla bile. Doğduğumuz topraklarda bir savaş esiri gibiyiz. Ne var ki savaşmayı hiç düşünmemiştik. Ben şahit olmadım, bir arkadaşımız bu millet için bir kötülük düşünmüş olsun. 

7. Hizmet hareketi yada cemaat adına söz söyleyenler son 10 yıldır akıldan, insaftan, izandan, üsluptan, Türkiye gerçeklerinden kopuk bir şekilde, sözlerinin ve hareketlerinin arkada yüzbinlerce mağdur ve masum bırakabileceğini öngöremeden, kimsenin anlamadığı, milletin dilinden ve hislerinden kopuk, adeta kendi coğrafyasına husumetli, psikolojisi altüst olmuş halde hareket ettiler. Hiç bir şeyden haberi olmayan biz tabandakileri de şaibe altında bıraktılar.

8. Ne acıdır ki halkın önemli bir kısmı, milli ve manevi heyecanla yer aldığımız hizmet faaliyetlerini artık örgüt faaliyeti olarak kabul ediyor ve algılıyor. Avukatlar bile herkese açık yaptığımız, gazetelere reklam verdiğimiz dernek faaliyetlerimizi, gezilerimizi neden yaptığımızı sorguluyor.

9. Ne yaptıysak kendimizden ve hatta ailemizden fedakârlık ederek millet ve memleket için yapmıştık ancak galiba ağır bir senaryoya kurban gittik.

10. Fethullah Gülen pek çok insanı hizmet hareketini terketmekle suçladı. Hatta tehdit etti. Benim vicdanım diyor ki hizmet hareketini ilk terkeden o ve arkadaşlarıdır. Siyasete angaje olarak, muhabbet fedaileri diye davet ettiği tabandaki yüzbinlerce masumu, onların bilgisi dışında giriştiği seviyesiz kavgaya alet ederek bunu yaptılar.

11. Neler yapmadılar ki. Bu gün zalim dedikleri partinin seçim sandığında bekçilik mi yaptırmadılar, neredeyse hiç bir mantık sahibi arkadaşın razı olmadığı sendikal faaliyete girişmek mi, bu gariplerin üstüne gidileceği belliyken ve aslında suç olan hiç bir faaliyetleri de yokken, pek çoğu daha akıllı telefonun ne olduğunu bilmezken dua paylaşalım diye önüne gelene ucube bylock programını kurmak mı, insanları okumadıkları gazeteye binbir ıslarla abone yapmak mı, Filistin mazlumları için bir yürüyüş yapılacağında hep mesafeli durup, sonra gazete kapandı diye garipleri meydanlara doldurmak mı, milletin metanet beklediği yerde ateşi harlamak mı, toplumun sinirlerini gerip şu yüzbinleri ortada bırakmak mı, hangisi anlatılabilir ki?

12. Bu gün ise mahkeme salonlarında hakim mi daha tutsak yoksa sanık mı daha tutsak belli değil.

13. Evet bilenler susuyor, bilmeyenler ölüyor.

14. Düşünebiliyor musunuz? 15 Temmuzda memleket galeyana gelmiş. Yer gök tarumar olmuş. Pensilvanya'da bir sessizlik ki. Aman Allahım. O gece cemaat adına söz hakkı bende olsaydı ben de bütün arkadaşlarımı meydanlara çağırırdım. Ve derdim ki "eğer hizmet hareketinden birileri bu işin içindeyse hizmet hareketinin kapısına kilit vurmayan namerttir" Evet böyle der ve bana güvenen varsa o gün onları yalnız bırakmazdım. . Ama ne yazık ki cemaat yönetimi sessiz kalarak o gece kendisini ele vermedi mi aslında?  

15. Kader planı ayrı, reel plan ayrı. Bir şeyler yapamaz mıyız? 2017'de gözaltına alındıktan sonra birazımız adli kontrolle serbest kaldık ve birazımız da tutuklandı. İçerde kalan arkadaşların aileleri perişan oldu. Şimdi kimileri utanmıyorlar, bunlara Amerika'dan yardım geliyor diyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla Amerikadan yardım zalimlere geliyor. Cemaat yönetiminin her sözü, her hareketi zalimin elini güçlendiriyor. Milleti biraz daha nefret ettiriyor. Bize gelen yardım ise Allah'tan geliyor. Şükür karnımızı doyuruyoruz. Değerli kardeşlerim Fetö demek marifet değil onu herkes söylüyor. Marifet milleti aydınlatmak. Sadece biz değil bütün millet bu meseleden dolayı bunalmış durumda.

16. Ben nezarette arkadaşlara konuşalım dedim. Zaten bir sohbet grubuyuz. Hep birlikte sohbetimizi, dernek faaliyetimizi, burs verdiğimizi anlatalım, ceza alacaksak gene alalım dedim. Mahkeme salonunda yalan söylemekten iyidir diye düşündüm. Ancak arkadaşlar bizi sıkıştırırlar sohbete gelen giden herkesin adı karışır milleti perişan ederiz diye korktular ve kaderlerine razı oldular. Her şeyi inkar ettik ve arkadaşlar senelerce ceza yattılar.

17. Benim çevremdeki herkes cemaatle belli yaştayken tanıştı. O yüzden sınav ve soru çalma meselelerini hiç görmedik. Bilene de rastlamadık. Benim en çok hazmedemediğim konulardan birisi bu.

18. Diğer bir mesele devlet memuru olup, amirini değil de cemaat abisini dinlemek. İşte bir zümre herkesi kendisi gibi zannediyor. Kendileri devlet işini hep gizli kapaklı yerlerde görüştükleri için herkesi öyle zannediyorlar. Siyasetle içli dışlı olan idarecileri kastediyorum. Cemaatte de olmuştur ama ben şahit olmadım. Vallahi eğer bir tane görseydim onlarla işim olmazdı. Ancak cemaatin bazı yerlerinde bunların olduğunu yıllar sonra acı içinde duyuyoruz artık.

19. Bir başka mesele devletin bilgilerini sızdırmak. Ben kurumumda önemli bir yerdeydim. Bazı işleri uzun yıllar ben takip ettiğim için başka bilen yoktu. Bir gün beni aradılar ve yardım istediler. Bende telefonla bildiğim kadar yardım ettim. Meğer şifreleri falan da kaybetmişler. Hatırladıklarımı söyledim. Önce beni kuruma çağıracaklarmış ancak cesaret edememişler. 18 yıldır her karışında alın terim ve göz nurum olan kurumumdaki son görevim buydu. Ellerimle topladığım gözüm gibi baktığım dosyaları benden kaçırdılar. Sonra bir yerlere kurumla ilgili şifre falan kaydetmişmiyim diye maillerimi taradım, bulduklarımı sildim. Ne olur ne olmaz. Bende yakalanırsa fetöcü şifre çalmış diye gazetelerde manşet olmak ta var. Sizce ben bilgi sızdırmış olabilir miyim? 

20. Ne diyelim kader kimilerine müfteriler arasında bir yer, kimilerine garipler arasında bir eser verdi.

21. Demek istediğim olabildiğince şeffaf olmalıyız aslında. Ne kadar şeffaf olabilirsek o kadar iyi. Masumları yakıp kendimizi kurtaracak şekilde değil. Soru çalma, devlet işlerini suistimal etme gibi konularda ne biliniyorsa derhal itiraf edilmelidir. Hatta bu meseleler yüzünden yüzbinler eza çekiyor. Bu meselelerde kim ne biliyorsa bence hiç beklemeden anlatmalı. Anlatmayan dünyasını da ahiretini de bana göre kaybedecektir. Ancak normal hizmet faaliyetlerinde keşke kimseyi zulme uğratmadan her şeyi anlatmak mümkün olsa. Anlatılamayacak ne var ki aslında. Ama nasıl olacak ben de bilmiyorum. Halk bizim masum olduğumuza inanmak istiyor ancak bir halüsinasyona uğratıldılar. Bence her şeyimizi anlatmalıyız. 

22. Kim ne kadar aşağılarsa aşağılasın, ne kadar iftira atılırsa atılsın biz coğrafyamızı sevelim. Toprağımızda iyi bir şey olduğunda sevinelim. Kötü bir şey olduğunda üzülelim. Parmaklıklar arasında olsak ta memleketimizin insanı için dua edelim. Gönlümüzü memleketimize çevirelim. Ona açalım. Kimseye intikam hırsıyla bakmayalım. Bu bizim meselemiz. Bizden önce başkaları da bu kaderi yaşadı. Hatta bu gün bizim yerimizde olmak isteyecek yeryüzünde nice mazlumlar var. Güzel görelim güzel düşünelim. Bize selam verene biz de selam verelim. Vermeyene gücenmeyelim. İnsanlar korkuyor. Kolay değil. 

Hangi madde ile ilgili yorum yapmak isterseniz kolay anlaşmak için numaralandırdım. Madde numarasını verip yeni yorum yazmadan katılıyorum, katılmıyorum, eksik, gibi kısa kısa görüş yazarsanız çok sevinirim. 

Sağlıcakla kalın değerli dostlarım.

-Hakka Tapan


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski