Yeni Anayasa Kimin İhtiyacı?

Anayasa tartışmaları nereden çıktı? Konjöktürel olarak yeri ve zamanı mıdır diye insan düşünme gereği duyuyor. Vatandaşın gündemi ve ihtiyaçları gözlendiğinde aslında ortada bu yönde bir talep yok.

Vatandaşın ihtiyaçları, istekleri, talepleri daha ziyade ekonomiktir: iş imkanlarının sağlanması, istihdam için iç ve dış piyasaların canlandırılması yönümde adımların atılması gibi daha somut durumları kapsıyor.

Yasalar ve onların sonuçlarından muzdarip büyük bir toplumsal kesitse elbette ki var. Ve çoğunlukla ya hukukun siyasi yorumlanması yada zorlanması sonucunda oluşan sıkıntılar bunlar. Bu sorunların çözümü hukukun siyasetten arındırılması veya bazı rötuşlarla yapılacak hukuksal düzenlemelerle çözülebilir problemlerdir.

Ama burada temel nedenin siyasetle hukukun geçirgenliğinden kaynaklandığını hepimiz görebiliyoruz.

Peki iktidarın anayasa reformu ve yeni bir anayasa yapma gereği ihtiyacı nereden kaynaklanıyor?

Bu noktada sanırım siyasal iktidarın genel düşüncesini değerlendirmeliyiz. Düşüncesi bilinmeden bu ve benzeri telaşlarını çalışma gayretlerini değerlendirirsek yanlışa düşme ihtimalimiz çok yüksek.

Ak Parti iktidarı ülkeyi yönetme görevini devraldıktan sonra cumhuriyetin kuruluşundan beri devlet nimetlerinden layıkıyla istifade edemeyenlerin hayal ettikleri imkanlarla buluşması gerçekleşti.

Bu hem bir hayalin gerçekleşmesi, hem iktidar olma, hem de lutuflara gark olması anlamına geliyordu. 2000'ler sonrası devlet içi tüm kargaşa ve çarpışma yeni iktidarın kendine yer açma ve orada kalıcı olarak kalmanın mücadelesi sonuçlarıydı.

Gerek iç ve gerek dış politikadaki zikzaklar ve savrulmalar, alınan ve sürekli değişen konumlar, bu durumu kendi iktidarlarını kalıcı hale getirme politikalarıydı.

1. ve 2. Evre

15 Temmuz öncesini Erdoğan iktidarı için mıntıka temizliği dönemi, sonrasını da devleti Erdoğan’a göre şekillendirmemin çabası olarak görmemiz gerekiyor.

Bu iki evre layık-ı veçhiyle ve kamilen vucuda geldi. Murad olunan hasılatlar siyaseten arzu edilenin de ötesinde elde edilmiş oldu.

Ve 3. Evre

Siyasi heyecanını yitirmiş ve zaferlere(!) doymuş bir iktidar kendi tabirleriyle metal yorgunluk sonrası kalıcı olmayı nasıl sağlayabiliriz sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bu noktada buldukları çözüm eskilerin yöntemlerini uygulamak oldu. Yani kendilerini 80-90 sene devletten uzak tutan bariyerlerin aynısını kendi mühürlerini taşıma süretiyle bir korunaklı alan oluşturma... Öyle bir sistem olmalı ki parti olarak iktidarda olmadıkları zaman bile tabiri caizse kendi boruları(!) ötsün istiyorlar.

Mesela şu şekilde bir düzen olsa... Erdoğan iktidardan düşmüş olsa bile kurulan düzen ve sistem Melih Bulu benzerlerini yine de Boğaziçine rektör yapabilsin. 5'li patronlar yine de devletten istedikleri miktarda ihale alabilsin, Türgev ve benzerleri yine de eğitim camiası ve sistemine hakim olsun. Okçular vakfı ok atmaya devam etsin...

Adına yeni anayasa dedikleri ve devletin temellerini yeniden kurgulayacak bir sistem kurma telaşında olduklarından şüphe yok.

94 ruhu adı konmamış halifelik ilizyonları ile kitleyi ve coğrafyayı kapsayan heyecanlar oluşturma çalışmalarıyla (eğer istedikleri havayı yakalayabilirlerse) bu adımları atmayı deneyeceklerinden şüphe yok.

Bakalım tecrübe ederek göreceğiz.

-Giyasettin Bingöl





Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski