Avrasyacılık Üzerine Mülahazalar (1) / Kim Bu Ergenekoncular ?


GİRİŞ:
Tanım olarak Cemaatin baş düşmanları olarak kabul edilen ve 2007 yılında cemaat tarafından operasyon düzenlenerek zuhur eden karanlık yapılardan biri gibi görülen, Özel Harp Dairesine bağlı olduğu iddia edilen “Ergenekon Terör Örgütü” isimli örgüt aslında var olmayan ama aynı zamanda olaylar örgüsü üzerinden var olan bir örgüttür. Türkiye Cumhuriyeti’nde uzun zamandır süren bir takım karanlık olaylar zincirinin varlığı ele alındığında bunu cemaat mi yaptı Ergenekon mu yaptı sorusu hep akla gelmiştir. İki yapı da birbiri üzerinden bu durumu değerlendirmektedir. Aslında Ergenekon’un varlığı veya yokluğu hukuki, jeostratejik ve siyasi olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Ergenekon, şüphesiz Gülen cemaati içerisindeki herkesin abilerinden çokça dinlediği, kötülerin kötüsü olarak tanımladıkları, hatta kendi yaptıkları bazı olayları bile üzerine yıktıkları bir sözde şeytandır. Bu yazıda bunu değerlendirmeye çalıştık.

HUKUKİ BOYUT:

Cemaat tarafından yıllarca dile getirilen daha sonra polis ve savcı marifetiyle operasyon yapılan ismine Ergenekon Örgütü dedikleri bu yapı için öncelikle hukuken ortaya konulamayan şeylere bir bakmak gerek. Bir grubun örgüt olması için şu şartlar vardır. “Hiyerarşik yapı (Emir alan, emir veren)”, “Elverişlilik (Bir para sistemi veya hedef suçu işleyecek imkan)” “Suç işleme amacı (para aklama, dolandırıcılık veya silahlı eylem yapma…vb)”, “Süreklilik (Daha önce eylem yapmış ve yapmaya devam ediyor olması)”.(TCK md. 220/1 ve TCK md. 314) Bu dört unsur içerisinden “Suç işleme amacı” unsuru silahlı eylem olduğu zaman bu örgüt terör örgütü olarak kabul edilir (TMK md. 7/1.) Yıllarca cemaatin ısıtıp ısıtıp önümüze koyduğu Ergenekon Terör Örgütü denen bu örgütün varlığı için öncelikle şu sorulara cevap verilmelidir.

· Hiyerarşik Yapı: Ergenekon terör örgütünün emir verenleri kimdir? 

· Hiyerarşik Yapı: Ergenekon terör örgütünün emir alanları kimdir?

· Elverişlilik: Ergenekon terör örgütünün para sistemi nasıl çalışır?

· Suç İşleme Amacı: Ergenekon terör örgütünün silahları nerededir?

· Hiyerarşik Yapı: Ergenekon terör örgütünün lideri kimdir?

· Hiyerarşik Yapı: Ergenekon terör örgütünün tepe kadrosu kimlerdir?

· Elverişlilik: Ergenekon terör örgütünün yapılanma biçimi nedir.

· Süreklilik: Ergenekon terör örgütü daha önce hangi suçları işlemiştir ve daha hangi suçları işleyebilir. (TMK 7/1, TCK 220-314 maddeleri.)

Bu sorulara cevap verilmeden bir terör örgütü ortaya konamaz. (Yargıtay 6.CD - Karar: 2016/5163) O halde Ergenekon terör örgütü müdür? Hatta Ergenekon diye bir örgüt var mıdır? 2007’de Ümraniye’de (http://www.milliyet.com.tr/gundem/her-sey-isimsiz-ihbarla-basladi-2231575) ve 2009’da Sincan’da https://www.internethaber.com/ergenekon-yine-soke-etti-174408h.htm) başlayan süreçte tüm bu sorular atlanarak direkt silah üzerine yoğunlaşıp, bombalar çıkartılıp bunu Ergenekoncular saklamış diyerek operasyon başlatılmıştır. Cemaat tarafından kutsal görülen ve Zaman Gazetesi, STV gibi yayın organlarıyla tam destek verilen bu biçimde başlatılmış bir operasyon ile terör örgütü ortaya çıkarmak bir hayli zordur ve içerisinde yanıltma olma ihtimali çok yüksektir. Zaten bu olayların birçoğu da yanıltmadan ibarettir. Ümraniye bombalarının bulunmasında yaşanan durumu bizzat tanıdığım bir emniyet müdürü arkadaşımın dilinden aktarıyorum.

“Öncelikle gittiğimiz evin her tarafını iyice aradık ancak ne bir silah ne de bir bomba bulamadık. Artık aramayı sonlandırmak üzere dışarıya çıktık. Aramayı yapan polis memurlarının bir kısmı yine o dönem komiser olan bir arkadaşımla ortadan kayboldu. 10 dakika sonra koşarak geldiler ve üst katta bombaları bulduk dediler. İçeri tekrar girdik bir sandık içerisinde güzelce paketlenmiş ve odanın tam ortasında bombalar duruyordu. Hayretler içerisinde kaldık. Durum tutanak altına alındı ve faaliyet tamamlandı. Şu an bu bombaları bulduk diye gelen arkadaşların hepsinin FETÖ irtibatı tespit edildi ve yargılanmaktalar.”

Klasik bir cemaat mensubuna Ergenekon Terör Örgüt lideri kim deseniz birkaç dakika düşünüp herhalde “Doğu Perinçektir” diye cevap verecektir. Lakin Perinçek örgüt lideri olarak yargılanmamıştır. Diğer soruları sorsanız da “bu gizli bir yapılanma bilinmiyor” cevabını alırsınız. Ama tabii ki bu durum ortada hiçbir şey yok demek değildir. Ancak önce basit bir kıyaslama yapalım. Fetö bir terör örgütü müdür?

· Hiyerarşik Yapı: Emir verenler Pensilvanyadaki mollalardan itibaren aşağı doğru yapılanmada bulunan imam, öğretmen, belletmen (yapı içindeki unvanları) unvanlı kişiler. (Birçok isim bellidir).

· Hiyerarşik Yapı: Emir alanlar öğrenci, cemaat, talebe (yapı içindeki unvanları) unvanlı bir kısmı devlet içerisinde bulunan kod ad sahibi bir kısmı ise sivil hayatta bulunan kişiler. (Birçok isim bellidir)

· Elverişlilik: Para sistemi himmet burs adı altında yine silsilelerle çalışır. Ayrıca bağlı kurumlardan gelirler vardır. Bunların yanında üyeleri arasında devlet memur, asker, polis mevcuttur ve bu durumda devlete karşı suç işleyebilecek elverişli bir yapısı vardır.

· Suç İşleme Amacı: 15 Temmuz’a kadar herhangi bir silahlı eylem ve faaliyeti tespit edilmemiştir.

· Hiyerarşik Yapı: Örgüt lideri Fethullah Gülen’dir.

· Hiyerarşik Yapı: Tepe kadrosu Pensilvanyadadır ve ülkelerin imamlarıdır.

· Elverişlilik: Yapılanma biçimi, hücre, bölge, esnaf ve mahrem yapılanmadır.

· Süreklilik: 17/25 ve Mit Tırları olayı gibi silahsız ve devlet gücünü örgüt amacı için kullanma eylemleri mevuttur

Görüldüğü üzere ortaya konulan bu bilgiler hukuki olarak bir örgütü saptayabiliyorken (kim bu örgütün içinde? kim bu yapıyı dini bir cemaat olarak görüyordu? kim gizli gündeminden haberdardı oraya da bakılacak) Ergenekon için bunların hiçbiri ortaya konamamaktadır. O halde şunu diyebilir miyiz? Cemaat hayali bir örgüt üretmiştir. Bunu kısmen söyleyebiliriz. Peki cemaatin mücadele ettiği nedir? Aslında bu bir zihniyet savaşıdır. Avrasyacılık ve NATOculuk savaşına cahil ve kandırılmış insanları alet ederek yapılan bir mücadeledir.

JEOSTRATEJİK BOYUT :

1991 yılında Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla birlikte NATO’nun planı Rusya’yı çevrelemeydi (Amanov Shatlyk, ABD ve Türk Dünyası: Washingtonun Türk Dünyası Politikasını Anlamak İçin Bir Çerçeve Denemesi, Avrasya Etüdleri 51/2017-1 sf 68,69). Özal dönemine gelen bu olaylar sonucunda Türki Cumhuriyetleri kapma girişimine yönelen ABD ve NATO Türkiye’de ortaya çıkan ve son derece popüler olan Reformist İslamcı ılımlı ve herkesi kucaklayan Gülen Cemaatinin “Cizvit” zihniyetiyle Türki Cumhuriyetlerde okullar açmasına ön ayak oldu. Gülenin mucizeler olarak anlattığı ve nice çileler sonucunda birden Türki Cumhuriyetlerin Başkanlarının rüyasında evliyaları, peygamberleri görüp bundan sonra cemaatte okul için izin vereceğini açıklaması aslında ABD’nin Rusya’yı çevreleme ve Türki Cumhuriyetleri okul açılması için ikna etmesinden başka bir şey değildi. Daha sonra ise hastalık bahanesiyle Gülen’i ABD’ye yerleştirip dünya önüne bir barış peygamberi olarak sunup bu yapılanma ile Rusya’yı çevirme girişimini pekiştirdiler. Uluslararası İlişkilerde iki kutuplu gevşek sistem olarak tanımlayabileceğimiz bu durum özetle merkez devletlerin (ABD ve Rusya) diğer çevre devletleri (Türkiye, Özbekistan, Tacikistan, Gürcistan, Ukrayna, Bosna, Sırbistan...vb) kapma yarışıydı. Gülen cemaati işte böyle büyümüştü.

Orta Asya’da ve Bazı Asya Ülkelerinde Mevcut Cemaat Bağlantılı Okullar
Şunu kabul etmek gerek ki bu cemaat NATO’cu ve ABD’ci kanadı hala temsil eden ve benimseyen bir yapıya sahiptir. TSK’da bile Cemaatçi subaylar çok fazla yurtdışı kurs ve eğitime gönderilen özellikle NATO temsil görevlerinde başı çeken kişilerdir. Kısaca NATO’cudur. Özal’dan Demirel’e kadar hatta Ecevit dahil devlet başkanlarının bu cemaati sahiplenmeleri ve büyümesi için çalışmaları NATO projelerinin etkisinden başka bir şey değildir. ABD’nin Ergenekon davalarındaki tutumu ise gayet nettir ve bunu bir devrim olarak görmektedir. (Fuller Graham, Türkiye ve Arap Baharı, 2016, sf 115-128).Öte yandan cemaati ve faaliyetlerini yere göğe sığdıramamaktadır.

ABD’nin korktuğu şey ise Rusya’nın kendisi değil yine 1990’lı yıllarda ortaya çıkan Avrasyacılık ideolojisidir. Avrasyacılık tanım olarak küreselleşme karşıtı bir düşüncedir. Çünkü küreselleşme ABD’lileşme demektir. Küresellik adına yapılan tüm şeyler ABD kültürünün empoze edilmesidir. Bu kapsamda devletlerin içerisinde bulunan eski ruhlar mezardan hortlatılmalıdır. Mesela Türkiye’de Osmanlıcılık, muhafazakarlık, İran’da Şia, Çin’de konfüçyus tekrar bir numara olmalıdır. Avrasyacılık sanıldığının aksine bir “Allahsız komünist” istemez. Türkiye gibi ülkelerde bu durum başta anlaşılamadığından eski Sovyet Rusya artığı Perinçekgiller o dönem komünist olarak davranmışlardır. Ancak şu an özellikle Dugin’in çabalarıyla Doğu Perinçek neredeyse Ak Parti vekili ve Osmanlıcılık temsilcisidir. Klasik cemaatçilere göre Ak Partiyi kandırdığı söylenen ve bir gün ansızın darbe yapacağı düşünülen Perinçekçiler de ortaya çıkan davranış değişikliğinin ana nedeni Avrasyacılığa henüz adapte olmalarıdır ve darbe gibi bir şey bu dönemde yapmayacaklardır. Avrasyacılar için ise Türkiye’nin önemi ana merkez olmak üzere düşünülmüş olmasıdır. Tüm Avrasya konseyi Ankara’da bulunacak ve Avrasya ülkeleri buradan yönetilecektir ANKARA-MOSKOVA-TAHRAN olarak tanımlanan ana eksenin kalbi Ankara olacaktır. (Dugin Alexander, İnsanlığın Ön Cephesi Avrasya) Avrasyacıların Türkiye’ye vaadi budur. Türkiye’yi dünyanın yarısının idare edildiği bir merkez yapmak istemeleridir. Bu akımın şu anki önderi Alexander DUGİN bu noktada Perinçek ile görüştüğünü ve onun girişimleri sayesinde Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştıklarını, Türkiye’nin artık kendi saflarında olacağını açık şekilde ifade etmiştir.


Yine Avrasyacılara göre NATO; Türkiye’nin acilen terk etmesi gereken ve Türkiye’de darbe kliğinin sürekli fitilini ateşleyen kurumdur. Daima Kürt kartını, Türkiye üzerinden oynayan ve PKK’yı destekleyen kesinlikle NATO’dur. (Perinçek Mehmet, Çözüm: Ankara-Moskova-Tahran Ekseni)

SİYASİ BOYUT :

İşin bu safhaya varacağını ön görebilen ABD yine cemaat vasıtasıyla 17/25’ten itibaren çeşitli faaliyet zincirlerine girişmiş ve en nihayetinde 15 Temmuz denemesine ciddi destek vermiştir. Cemaatin çalışma usulü, kripto faaliyetler, psikolojik harp, tango, eagle tarzı haberleşme sistemleri, bunların hepsi NATO tarzı asimetrik faaliyetlerdir. Özetle Ergenekoncular denen kısım bir noktada kendisine Ulusalcı diyen diğer noktada Avrasyacı olan ve NATO’nun düşmanı olan ideolojidir. Kısaca Türkiye şartlarında Cemaatçiler NATO’cu, Ergenekoncular Avrasyacılardır. İşte cemaat mensuplarına yıllarca anlatılan meşhur Ergenekoncular bu yapıdır. 15 Temmuz olayının karşısında ilk dikilen de bu yapıdır.

2012 yılının sonuna kadar cemaatle ve NATO’yla flört eden Türk Siyaseti ve siyasiler. Bu dönüm noktasından sonra Avrasyacı ideolojiye yakınlık kurmuştur. Hemen karşılık olarak 17/25 operasyonları ve ses kayıtları patlamıştır. Cemaat eliyle yapılan bu örgütlü faaliyetin amacı tamamen kamuoyunu etkilemektir. Ancak istenen etki alınmayınca ivedi olarak “MİT Tırları” hadisesi gerçekleşmiştir. Her ülkenin savaş bölgelerinde çeşitli faaliyetlerinin var olduğunu bilen ve IŞİD(DAEŞ)’e tonlarca silah dağıtan ABD emriyle ve cemaat eliyle Türkiye terör örgütlerine destek veriyor durumunu oluşturup bu kez dünya önünde Türk Hükümetini suçlu konuma getirme girişimine başlanmıştır. Bu noktada da istenilen yere varılamamıştır. Çünkü hükümet düşmemiştir. Söz konusu bu durum en son 15 Temmuz’da darbe girişimine kadar varmıştır. Darbe girişimi başarısız olunca da bu kez tam tersi bir durum ile FETÖ operasyonları başlamıştır. TSK’da geçirdiğim günlerde anımsadığım durum, meslekten ihraç KHK’sı hazırlık aşamalarında çalışan ve isim listelerini oluşturan birimdekilerin birçoğunun kendini “Ulusalcı” olarak tanımlamasıydı. Cemaatin tabiriyle Ergenekoncu olan şahısların bu KHKların oluşturulmasında cidden etkili olduklarını değerlendirmekteyim.

Avrasyacılar an itibariyle bu mücadelenin galibidir. Galibiyetlerini S-400 satışı ile pekiştirmişlerdir. Cemaat tabanı tanımadığı bir düşmanla mücadele etmektedir. Bu yüzden cemaat içinde neye alet olduklarını iyice düşünmeleri gerekmektedir.

Kim bilir belki sizin çocuğunuzda Rus Büyükelçisini öldüren bir tetikçi, halkının üzerine ateş açmış bir subay, devlet memurlarını fişleyen bir asker veya bunlara emir veren bir imam olabilir. Allah için Ergenekonla mücadele ederken kendinizi Avrasyacılarla mücadele eden bir NATO’cu olarak bulabilirsiniz.

Eski Üsteğmen Emir Yıldız

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski