Herkesin Bir Hikayesi Var

Herkesin bir hikayesi var.

Benim de…

18 yaşında kendini iyiliğe adamış bir gönül belki çoğumuzun hikayesindeki o öznenin ilk hali.

Benim de… güzel onca eylemle geçen yıllar, kırılmaya başlamış bir gönül ve devamında yolda bırakılmışlık, ya da hiç o yolda olmamışlık, yahut yolun hiç mevcudiyet göstermemiş olması belki.

Ne diyeyim bir hüzün hali işte. Vedalardan en sert, en keskin ve asi olanlarından bir veda hali.

Hak ve hakikat bildiğim herhangi bir değişim, dönüşüm geçirmediğinden aklımın ve yüreğimin en hassas yerlerinden geçirdiğim düşünce ve hissiyatla doğru bildiklerimi haykırdım. Çok adımız var bizim. Bu kadar adın içinde şahsiyetimizin bir ve değişmez olması şükrettiklerimizden. 

Makam kaybedilir, iş kaybedilir, emek kaybedilir, para kaybedilir, ev de, dost da, akraba da. Ancak bazı kelimelerin anlam bulması öyle kolay değildir. 

Henüz hamileyken 2016 yılında annemi kaybettim mesela. Bulamıyorum. 

Kaybetmek, bulacak ümit taşımamaktır nezdimde. Acıyı gördüm, genç bir kadının bedeninde o dayanılmaz sancıyı gördüm. Çaresizlik nedir öyle bildim. 

Yaklaşık iki ay sonra darbe girişimi yaşandı ve devamında eşimi aldılar. Bekledim. Günlerce bekledim. Beklemek asıl anlamını o an kavradı. İnsanlar bir kere ihraç olur. Biz iki kere olduk. Dost, arkadaş nedir o zaman bildim. Karşılaşınca gözlerimiz, bir çifti çekildi bir tarafa dost saydıklarımızın. Asılı kaldı bakışlarım hakikat arayışında. Göç ettim. Güç gelmedi. 

Anne oldum. Annesiz anneliği bildim. Üç yaşına geldi bebeğim. Bir anda hastalık ve takibinde yoğun bakım, hastaneler, ilaçlar, kemoterapi, günler günler... Gece neymiş o zaman öğrendim, can ne o zaman... 17 gün bildiklerimden sıyrılıp bütün o derin acının içinde anne olarak o eli tuttum. Bir çift mavide an be an boğuldum. Uzun bakışları kainatın bütün vedalarında okunan mısraları, duaları, şarkıları, ağıtları taşıyor, bana tarif edilemez bir his veriyordu. Birkaç dakikada yıllarca yaşıyorduk, zaman kirpiklerimde kendini asıyordu. Sığınacak tek makamdan şifa bekliyor, ancak verenin de alacak olanın da O olduğunu biliyorduk. 

Sonunda Rabbim bizi en ağırıyla imtihan etti. O an işte herşeyden ama herşeyden kurtuldum. Tüm sıfatlar, tüm adlar, tüm eksiklik fazlalık ne varsa dünyaya dair sıyrıldı ruhumdan. Ancak farklı bir duygu yerleşti bilmediğim diyarlardan içime. Bir taraftan çekilirken içim diğer taraftan o yabancı his sızdı iliklerime. İnsan nedir bildim.

Gitmek nedir.

Susmak nedir.

Ben soğuk nedir bildim. Soğuğu bir ben bilirim ve son vedayı etmiş anneler. Şimdi bir şey yapıyoruz adı yok. Yaşamak değil bu. 

İçimizde derin bir suskunluk hep yanan bir şey, nefessizlik, böyle bekliyoruz işte.

O anı.

Cennetin kapısında buluşmayı.

İnsan öyle yaratılmış ki, dünyalar sığıyor içimize. Cennet ve cehennem sığıyor. Tüm acıların gölgesinde şimdi şiir yazmaya çalışmak ne ahmaklık olur, ne sıradanlık. Yola bildiğimiz gibi devam ediyoruz. Hala insan kalmayı umarak, eksik ama sevdalı.

Herkesin bir hikayesi var. Hikaye devam ederken bilinmeli kıymeti, zamanın ve tüm emanetlerin. Rabbimin tüm halis niyetli gönüllere sakinlik, kuvvet ve güzellikler vermesi dileği ile, iyi kalın. 

Seda 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski