Kendi Haklarını Koruyabilen Kız Çocuklarının Yetiştirilmesi

Müslüman bir anne, Müslüman olmayan bir baba (ben) ve 2 kız, 1 erkek çocuktan oluşan 5 kişilik bir aileyiz. Eşim de din kurallarının kadın açısından rahatsız edici yönleri olduğunu düşünüyor. Bunları beğenmiyor ama yine de dinde kalmayı tercih ediyor. Benim uzun yıllar süren okuma, incelemeden sonra İslam dinini terk etme sürecime şahit olduğu için bir şok yaşamadı. Benimle beraber, eşim de dinlerdeki çelişkileri ve dogmatik yapısından kaynaklanan bağnazlıkları görüyor. İnancını devam ettirip ettirmemeyi kendisine bıraktım, bu konuda baskı yapamam. 

Yukarıda, ne tür bir aile yapısında olduğumuzla ilgili okuyucularda bazı fikirler oluşmasını istedim. Böylece paylaşımım daha anlamlı olacaktır. Biri 4, diğeri 6 yaşında olan iki küçük kız çocuğunun babası olarak, çocuklarımın mevcut sistemde nasıl ayakta kalabileceği ile ilgili kendimce kafa yoruyorum. Erkek çocuğumuz henüz bebek olduğu için onunla ilgili konulardan bahsetmeyeceğim. Ayrıca konu kadınlar ile ilgili olduğu için bu yazıda kendi kız çocuklarıma yoğunlaşacağım. 

Eşim ve benim eğitimci olmamız yönüyle 'iyi bir eğitim' ile çocuklarımızın daha kültürlü, daha iyi gelir kazanabilecekleri, daha kendileri gibi olabilecekleri hayat standartlarına ulaşabileceklerini düşünüyoruz. Yaptığımız/yapacağımız bazı somut çalışmalardan örnekler vermek isterim: 

1) Küçük yaşlardan itibaren boyama, resim çizme, makas kullanarak kağıttan parçalar kesme gibi oyunlara önem veriyoruz. Bunlar halen devam ediyor. 

2) Lego gibi oyuncaklarla üç boyutlu cisimler inşa edebilecekleri oyunlar oynuyoruz. Üç boyutlu cisimleri, çocukların ileri yılları açısından önemli bir basamak olarak görüyoruz. Bundan başka çeşitli yapbozlarımız var. Zihinsel aktivite içeren başka oyunlar da oynuyoruz. 

3) Kız çocukları için uygun olan bebekler, mutfak takımı, ev eşyası biçimindeki oyuncaklarla oynatıyoruz. Duygusal gelişim için hemcinsleriyle oynadıkları bu tür oyunları önemsiyoruz. 

4) Orta seviye satranç oyuncusu bir baba olarak, çocuklara da 4 yaşından itibaren satranç kurallarını vermeye başladım. Bazı akşamlar satranç oynuyoruz. Bu oyunun, zekayı ve analitik düşünme becerisini geliştirdiği biliniyor. Aile içi iletişimi de artırmış oluyoruz. Satrancın çocuklar üzerinde özgüven artırma ve (kaybettiğinde) öfke kontrolü gibi etkileri de var. 

5) Annemiz, temel seviyede İngilizce kelimeler-cümleler ve bunların anlamlarını öğreterek ara ara pratik yaptırıyor. Yabancı dil gelişimini yaşa bağlı olarak artıracağız. Sonraki yaşlarda yabancı dil fobisi oluşmasını istemeyiz. 

6) Haftanın belirli günleri, Wushu kursuna gönderiyoruz. Esnekliklerini geliştirmeleri ve özgüvenlerinin artması için çocukların sportif çalışmalar yapması önemlidir. Şimdilik yumuşak bir eğitim veriliyor, sonra isteğe göre daha sert eğitim almaları da mümkün. Ayrıca ilerleyen yaşlarda kendilerini korumak zorunda kalırlarsa bu tür bir eğitime sahip olmaları daha da önemli hale gelecektir. 

7) Okula yardımcı olacak biçimde basit düzeyde matematik eğitimi de veriyoruz. Başarılı olduğunu gören çocuk daha severek yapıyor. İlerleyen yıllarda matematik fobisi oluşmaması için temelden dikkat ediyoruz. Matematik alanında iki yüksek lisans tamamlamış birisi olarak çocukların matematik eğitimi direkt benim alanıma giriyor. Annemiz de Fen ve teknoloji öğretmeni olduğu için o da fen alanında çocukları destekleyebilecek. Çocukların okul hayatındaki akademik başarılarını da yüksek tutmayı hedefliyoruz. 

8) Bazı halk oyunları kurslarına gönderiyoruz. Muhafazakar toplumda çok makbul bir dans türü olarak görülmese de eşimle beraber bale kursu araştırdık. Çocukların farklı kültür ortamlarında bulunmalarını, bu kültürleri öğrenmelerini istiyoruz. Bunları programlıyoruz. Şimdilik pek vaktimiz kalmıyor ancak yakın gelecekte keman/gitar gibi bir müzik aletini belli bir seviyede öğrenmeleri için destekleyeceğiz. İlerletmek isterlerse yine yardımcı olacağız. Bu da programımız dahilindedir. 

9) ‘Otomobil kullanmayı; kız çocukları ehliyet kurslarından, erkek çocukları babalarından öğrenir’ diye bir söz vardır. İstanbul trafiğinde çok sıkıntılı araç kullanan kadınlarımız bu sözü destekler niteliktedir. Kadın sürücülerimiz için başı açık, türbanlı, zengin, orta kesim vb. ayrımı yapmıyorum. Birçoğumuzun trafikte yaşadığı o kadar çok olay var ki yazmaya buradaki satırlar yetmez. Bunun için sadece kadınları suçlamıyorum ve suçlamak da bir çözüm değildir. O kadınların babaları ve eşleri de kadının zayıf araç kullanmasından sorumludur. Burada; erkeklerin hepsi çok iyi araç kullanır yorumu yapmıyorum, bir yaraya parmak basıyorum. Ben de eşime sürüş becerilerini geliştirmesi konusunda destek oldum. Bana da çok faydası oldu. Örneğin, bir yolculuğumuzda Adana-İstanbul arası yaklaşık 1000 km’lik yolumuzun 300 km’lik kısmını eşim sürerken ben de dinlenme fırsatı buldum. Kendisi de mahallemizdeki komşu kadınlara araç kullanma konusunda çok yardımcı oldu. Kızlarımıza da iyi biçimde araç kullanmayı öğreteceğiz. Bu da insan hayatında önemli bir kazanımdır. 

10) Çocukları ve kendisini dini inanışlar konusunda serbest bırakacağımı eşime bildirdim. Eşime, isterse başını açabileceğini söyledim. Çocuklara da 'büyüdüğünüzde teyzeniz gibi saçlarınızı gösterebilirsiniz ya da anneniz gibi başınızı örtebilirsiniz' diyorum. 'Ben saçım açık iken kendimi daha güzel buluyorum' dedi büyük kızım. Hayatta ne karar verirlerse versinler, yanlarında olacağımızı anlatıyoruz. 

Kız çocukları, annelerinin ve özellikle babalarının desteği altındayken toplumda ikinci sınıf birey olmaktan daha fazla kurtulacaklardır. Geleceğin babaları olacak olan erkek çocuklarının da çok iyi bir bilinçle yetiştirilmesi gerekiyor. Onlar da, toplumsal hayatta bir gün çeşitli istismarlara uğrayan kişinin kendi küçük kızı olabileceğini bilmeli. Baba da bir süper kahraman değildir ve bütün dünyaya karşı savaşamaz. Fakat baba, kendi küçük kızının kahramanı olabilir. Desteğimizin her zaman onlarla beraber olduğunu hissettirmeliyiz. Anneler-babalar olarak kız/erkek çocuklarımızı yüksek bir donanımla yetiştirerek hakkını savunabilecek, gerektiği yerde sesini yükseltebilecek, hayata karşı asla çaresiz hissetmeyecek biçimde yetiştirmeliyiz. Bunun adını illa ki bir -izm koymaya gerek yoktur. Vicdanımız bizlere doğru yolu gösterecektir. 

Matematikçi L.G. 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski