Papazın birini en ücra bir köye tayin ederler. Papaz köye gelir ve halkın dinden çıktığını, kiliseye gitmediğini, kilisenin bakımsızlıktan çürüdüğünü görür. Hemen kiliseyi onarır ve köylüleri pazar günleri ayine davet eder. Kilisenin çanını yıkayıp cilalar ve parlatır, tam girişe ihtişamlı bir Vatikan bayrağı asar, köylüler de yavaş yavaş kiliseye gelmeye başlar.
Tam her şey yolunda derken bir karga dadanır. Mundar hayvan hergün aynı saatte önce bayrağa, sonra çana pisler ve bunu sektirmeden hergün tekrarlar.
1 gün, 2 gün, 3 gün derken bizim papazın sabrı taşar ve muhtara dert yanar.
- Muhtar bu kargadan bıktım, hergün çan silmekten, bayrak yıkatmaktan usandım. Buna bir çare bulalım.
- Kolayı var. Kargalar peynire dayanamaz, sen çanın üzerine en tuzlusundan bir parça peynir bırak. Yanına da bir kase içinde susuz rakı koy. Peyniri yediğinde içi yanacak ve susayacaktır. Kasedekini de su zannedip içecektir. Sarhoş olduğunda da uçamaz. O zaman yakalarsın.
Papaz mutlu bir şekilde kiliseye döner ve söylenenleri yapıp beklemeye başlar. Bizim karga ufukta görünür, bayrak direğine konar ve Vatikan sancağını pisler, oradan da kalkar çanın üzerine konar ve bi güzel orayı da pisler. Tam uçacakken peyniri farkeder. Afiyetle yer tuzlu peyniri. İçi yanan karga kasedeki rakıya su diye saldırır ve içer. Bunun rakı olduğunu anladığında iş işten geçmiştir. Havalanmak ister ama pat diye papazın ayaklarının dibine düşer.
Papaz kanatlarından gererek öfkeyle sorar:
- Ulan karga. Milliyetçisin desem, bayrağa pislemezsin. Hristiyansın desem, çana sıçmazsın, Müslümansın desem rakı içmezsin. Söyle lan sen nesin?
Karga cevap verir:
- Hıykk.. "Gülenistim, Gülenist."
Tedbir (!) için her maskeyi takanlar, bir partiyi desteklerken sadece kendi konumunu gözetenler, riyakar (iktidar ile nikah bozulmadan önce ve sonra olmak üzere olağanüstü bir fark) ve tetikçi ayrıca bilirkişi gibi davranan gazeteler çıkaranlar, insanlığın yararını kendi çıkarlarının çok gerisinde tutan "the cemaat" yararına olan her yolu mübah görenler, hapishanelerde kanlı isyan çıkarma planı yapanlar, yediği haltlar ortaya çıkmasın diye masum insanları fişletmek için onlara uygulama yükletenler, himmet diye aldıkları parayla orada burada ezenler, kendileri milyonlar eden parasını çekip garibanı bankaya para yatırmaya teşvik edenler, kendilerinden olmayanları ezenler, bazı evlerde, eğitim kurumlarında, yurtlarda kendi belirledikleri kitaplar dışında başka kitap okunmasına izin vermeyenler, kumpaslar fişlemeler sahte deliller, sehven (!) yüklemeler ile insanların itibarına kast edenler, asılsız rüyalarla aklınca insanları kendilerine bağlamaya çalışanlar, Akıncı'daki tarla farelerini 4.5 yıldır açıklayamayanlar, aman "the cemaat" zarar görmesin diye her türlü pisliğe göz yumanlar, olimpiyatları peygamber izlemeye geldi (!) diyenler, mezardakileri oy kullandırmaya gönderenler, insanları gazete-dergi abonesi yaptırmak için baskı kuranlar, askeriyede "the cemaat" mensubu olmayan öğrencilere mobbing uygulayanlar, "the cemaat" mensuplarına soru dağıtanlar, insanların iyi niyetini suistimal edip kendi kirli oyunlarına alet edenler, "the cemaat" mensubu olduğu için tecavüzcüyü dolandırıcıyı örtbas edenler, yeter ki güçleri tekrar yerine gelsin diye dün ak dediğine bugün kara dün kara dediklerine bugün ak diyenler, tesettür ile ilgili kafasına göre fetva verenler; işte siz bu kargasınız!
Sonsuz maskeniz var. Sürekli kılıktan kılığa giriyorsunuz. Ne olduğunuz belli değil. Okyanus ötesinden sesiniz de karga gibi çıkıyor, hiç çekilmiyorsunuz. Mâsum insanlar üzerinden prim yapmayı bırakın, yediğiniz haltları açıklayın. Onlara en büyük yararı böyle yapmış olursunuz. Ama prim yapmak sizin işinize geliyor değil mi? Bu mağduriyetlerin arkasına sığınıp kendi yediğiniz haltları unutturacaksınız. Din maskesine sığındınız, eğitim maskesine sığındınız, şimdi de mağduriyet maskesine mi sığınacaksınız? Çok beklersiniz. Biz sizin ne kadar alçalabileceğinizi biliyoruz artık. Eleştirdiklerinizden hiçbir farkınız yok, belki daha kötü bile olabilirsiniz. Aynı faşist zihniyet, aynı yalancılık, aynı riyakarlık fazlasıyla sizde de var.
Hesap verin!
Özeleştiri süzgecinden geçmemiş ve buna direnmiş hareketler; -bir şekilde başarılı olduklarında- biat kültüründen beslenip, kendilerini "yanılmaz" gördüklerinden "mutlak teslimiyet" beklentisi ile bizzat teokratik ve diktatörlük şeklinde yönetimlere dönüşürler.
Sizin diktanız yıkılacak, tüm zalim diktalar elbet bir gün yıkılacak göreceksiniz.
Yıkılacaksınız!
Bari inandığınız öbür dünyada hesap vermeye yüzünüz olsun. Ben pek inandığınızı düşünmüyorum. İnanan, Allah'tan korkan bir insan anlattıklarımın %1’ini bile yapmaya cesaret edemez.
Ey güzel KHK'lı kardeşlerim.. Kandırıldınız! Satıldınız! Bazılarınız çok güzel uyumasına rağmen ben yine de uyandırmak istiyorum.
Uyanın!
Pirincin içindeki beyaz taşları hâlâ farketmediniz mi?
Paralel yürüdüler bu yollarda, beraber ıslandılar yağan yağmurda. Sonra yağmur bitti şemsiye kimde kalacak kavgasına tutuştular. Arada kaynayan siz oldunuz. Ben çoğunuzun güzel duyguları olan, iyi niyetleri suistimal edilen pırlanta gibi insanlar olduğunuzu biliyorum. Siyah taşı zaten herkes görüyor. Siz beyaz taşları bulmadığınız sürece bu süreç bitmez. Birey olun, sahne arkasında ne olduğu belirsiz insanların laflarına itibar etmeden önce sorgulayın. Eleştirinin olmadığı yerde putçuluk başlar. Bu kirli yapıya taparcasına hareket etmeyin. Bir yapının size iyi davranması başkasına da iyi davrandığı anlamına gelmez. Birinin size başkasından çaldığı para ile hediye aldığını düşünün, bu sizi mutlu eder mi? Zira arkadaşınız karşı mahalleden bir insanı durduk yere döverse onunla olan arkadaşlığınızı sorgulamaz mısınız? Ya da siz karşı mahalleden diye bir canı önemsemeyecek kadar bencil misiniz?
Ben değilim şahsen mahallecilik anlayışını da amaç ne olursa olsun bencilce, saçma ve samimiyetsiz buluyorum. O yüzden bu satırları yazma ihtiyacı duyuyorum. Şeffaf olmayan bir yapıdan ve bir çok kirli işe imza atmış bir yapıdan medet ummaya devam mı edeceksiniz? Ama iyi şeyler de yapıyorlar dediğiniz şeyleri aslında kötülüklerini arkasına saklamak için kullandıklarını göremiyor musunuz? Hiçbir insan kutsal ve hiçbir hareket vazgeçilmez değildir. Zira kirli ve eli kanlı bir hareketten vazgeçmediğiniz, onlara prim verdiğiniz her vakit sizin için bir kayıptır. Onlar sizin masumiyetinize sarılıp kendilerini aklama derdindeler. Bazı haltları yerken size mi sordular? O yüzden onların sizin masumiyetinize sarılmalarına izin vermeyin. Keza sizin masumiyetiniz o kirli insanların erişemeyeceği seviyede.
Mağduriyetlerinizin bir an önce bitmesi dileğiyle.
-Olayları dışarıdan gözlemleyen düz bir insan
Ferit Çakır
@moonferit
