Kaybedecek Neyiniz Kaldı?

15 Temmuz 2016 tarihinde, ülkemizde askeri kalkışma yaşandı. 20 Temmuz 2016 tarihinde ise, ülkemiz olağanüstü hal ile yönetilmeye başlandı. Olağanüstü hal ile yönetilen ülkemizde, demokrasi askıya alındı. Hukukun üstünlüğüne gölge düşürüldü. Özgürlükler suç olarak değerlendirildi. Olağanüstü hal süresince, Resmi gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile, sorgusuz ve sualsiz bir şekilde, yaklaşık 150000 kişi, kamu kurumlarından ihraç edildi. Saçma sapan suçlamalarla yargılanan binlerce kişi, çeşitli hapis cezalarına çarptırılarak, terörist ilan edildiler. Ülkemizde olağanüstü halin kaldırılmasına rağmen, halen binlerce kişi saçma sapan suçlamalarla yargılanıyorlar, çeşitli hapis cezalarına çarptırılıyorlar ve terörist ilan ediliyorlar. Neden mi? Çünkü ülkemizde artık demokrasi, hukuk ve özgürlükler yok. Artık ülkemizde hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku uygulanıyor.

AKP hükümetine muhalif olan kişiler, kolayca terörist ilan ediliyorlar. Herne kadar zulme uğrayan bazı kişiler, zalimlerle ve uşaklarıyla mücadele ediyor olsalar da, birçok mağdurun ve masumun direnmemesi nedeniyle, korku duvarlarını yıkılamıyor ve zulümler katlanarak devam ediyor. Korku duvarlarının yıkılması ve yaşanmakta olan zulümlerin sonlandırılması için, bütün mağdurların ve masumların hep birlikte mücadele etmeleri gerekiyor. Zulme uğrayan bazı kişiler, sürekli birçok mağdurun ve masumun kırmızı çizgilerini ihlal ediyorlar. Aynı paydada buluşmak ve birlikte mücadele etmek yerine, onları ayrıştırıyorlar, kutuplaştırıyorlar ve ötekileştiriyorlar. Zalimlerin ekmeklerine yağ sürmekten başka hiçbir şey yapmıyorlar.

***

Keşke Gülen Hareketinin mensupları da mücadeleci olsalar

Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, hakkımda kurulan mahkumiyet hükümlerinin kesinleşmesiyle, tutuklanarak cezaevine konuldum. Haksız ve hukuksuz bir şekilde, 2 gün süre ile, adli suçluların barındırıldıkları koğuşta tutuldum. Hakkımda kurulan ve kesinleşen mahkumiyet hükümlerini yazılı olarak kabul etmemin ardından, Gülen Hareketi iddiasıyla tutuklanan kişilerin tutuldukları koğuşa alındım. Hükümlü olduğum 2 yıl süresince, 5 cezaevinde tutuldum. 9 koğuşta kaldım. Cezaevlerinde tutulduğum süre boyunca, adli suçluların ve Gülen Hareketi iddiasıyla yargılanan kişilerin çok manevi iyiliklerini gördüm. Yaratıcı hepsinden ayrı ayrı razı olsun.

Gülen Hareketinin kurucusu, yöneticisi veya mensubu olmadığım halde, kollukta ve mahkemelerde "f.ö" kavramını kullanmadım. Gülen Hareketinin basın, eğitim, hayır, sosyal ve kültürel faaliyetlerini desteklediğimi, ambleminin, bayrağının, manifestosunun, marşlarının, sloganlarının ve sistemli şiddet eylemlerinin bulunmaması hasebiyle, bu yapıyı terör örgütü olarak görmediğimi her mecrada söyledim. Ben miyim her yerde bunları söyleyen? Hakkımda bir sürü soruşturma ve kovuşturma açıldı. Yalnızca tweet atmam gerekçesiyle, şahsıma üyelikten ve propagandadan 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verildi. 6 buçuk ay ev hapsinde, 2 yıl ise, cezaevlerinde tutuldum. İnsanlar 1 yapıya bir kez mensup olabilirlerken, yalnızca tweet atmam gerekçesiyle, hakkımda 2 üyelik davası açıldı. Şükürler olsun ki, hakkımda açılan 2 üyelik davasından, 3 kez beraat ettim. Darısı bütün mağdurlara ve masumlara.

Cezaevlerinde bulunduğum esnada, Gülen Hareketi iddiasıyla yargılanan birçok kişi, "f.ö" kavramını kullanıyordu. Bu kişiler, "f.ö" kavramını kullanan gazetecilere ve siyasetçilere ateş püskürüyorlardı. "Madem ki "f.ö" kavramını kullananlara kızıyorsunuz, o halde sizler bu kavramı neden kullanıyorsunuz?" diyordum. Onlardan yanıt alamıyordum. Cezaevlerinde yaşadığım hak ihlalleriyle ilgili, çeşitli birimlere şikayletlerde bulunuyordum. Bazı koğuş arkadaşlarım: "Cüneyt; bunu da şikayet etsene. Onuda söylesene. şunuda yazsana vb." diyorlardı. "Siz neden şikayet etmiyorsunuz? söylemiyorsunuz ve yazmıyorsunuz arkadaşlar?" diyordum. "Bizi paket ederler" yanıtını veriyorlardı. Yani sürgün ederler demek istiyorlardı.

Birgün cezaevinin ring aracıyla hastahaneye gittim. Hastahanenin nezarethanesinde, bir PKK hükümlüsü ile karşılaştım. Bana: "Biz ayakta sayım vermeyi reddettik. bu nedenle, cezaevi yönetiminden disiplin cezaları aldık. Bizlere verilen disiplin cezalarının kaldırılması için, İnfaz Hakimliğine başvurduk. Başvurularımız sonuç verdi ve cezaevi yönetimi tarafından bize verilen disiplin cezaları kaldırıldı. İnfaz Hakimliğinden, oturarak ta sayım verilebileceğine dair karar çıktı. Sizler de oturarak sayım verebilirsiniz" dedi. Şahsıma vermiş olduğu bilgiden ve yapmış oldukları bu direnişten dolayı, PKK hükümlüsüne teşekkür ettim. Yanlış dinlemediniz ve okumadınız. Bir PKK hükümlüsüne teşekkür ettim.

Koğuşuma dönmemin ardından, PKK hükümlüsünün şahsıma anlattıklarını arkadaşlarıma anlattım. Koğuş arkadaşlarıma, artık sayımı oturarak vereceğimi söyledim. Ben oturarak sayım veriyordum. Arkadaşlarım ise, hukuksuz olduğunu öğrenmelerine rağmen, ayakta sayım vermeye devam ettiler. Üstelik koğuşun bahçesinde sayımı veriyorlardı. Ben ise televizyonun önünde oturarak sayım veriyordum. PKK'lıların yapmış oldukları direnişten, ben de faydalandım yani. Bu nedenden dolayı, PKK hükümlüsüne teşekkür ettim.

***

Kaybedecek neyiniz kaldı?

Yayınlanan KHK'lar ile, kamu kurumlarından ihraç edildiniz. Haksız ve hukuksuz suçlamalarla, tutuklanarak cezaevlerine konuldunuz. Terörist ilan edilerek, sivil ölüme terk edildiniz. Neden halen korkuyorsunuz? Neden zalimlerle ve uşaklarıyla mücadele etmiyorsunuz? Neden yapılmakta olan hukuksuzluklara boyun eğiyorsunuzz? Sürecin düzelmesini, demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin ülkemize hakim olmasını istemiyor musunuz? Tahliye ve beraat edilmeyi, İadeyi itibarlarınızı almayı ve görevlerinize iade edilmeyi arzulamıyor musunuz? Daha ne zamana kadar kuldan medet umacaksınız? Söyler misiniz bana? Kaybedecek neyiniz kaldı?

Demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin ülkemize hakim olmasını istiyorsanız, Tahliye ve beraat edilmeyi, iadeyi itibarlarınızı almayı ve görevlerinize iade edilmeyi arzuluyorsanız, yapılmakta olan hukuksuzluklara boyun eğmeyin. Kuldan medet ummayın. Çekincelerinizden ve korkularınızdan arının. Hep birlikte zalimlerle ve uşaklarıyla mücadele edin. Unutmayın ki, hukuksuzluğun olduğu yerlerde, direnmek gerekir. Ayrıca, hiçbir kazanım, mücadelesiz elde edilmez. Taktir sizin. Ya mücadele edersiniz, yada zulme uğramaya devam edersiniz.

-Cüneyt Arat

Not: Bu yazı ilk defa https://www.patreon.com/posts/46600283 adresinde yayınlanmıştır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski