Nemrut zulmü cirminde bir ateş yaktırmış İbrahim'i atmaya karar vermiş. Haber ormana da ulaşmış. Bizim karınca ağzına bir damla su alıp çıkmış yola. Yolda rastladığı kaplumbağa sormuş:
"herhalde Nemrut'un ateşini söndürmek için su taşıyorsun değil mi?"
Karınca onaylamış:
"Evet, iyi bildin." Sonra biraz da böbürlenerek eklemiş:
"Belki sen cüsseme bakıp şaşıracaksın ama mesele safımı belli etmek."
"Haklısın" demiş bilge kaplumbağa.
"Safımız bilinmeli. Lakin ormanın tüm hayvanları birlik oldular duymadın mı? Herkes gücünü birleştirdi. Kimi kuvvetini, kimi hızını kullanarak yardımlaşıyorlar. Sen neden katılmadın onlara?"
Karınca biraz sinirli cevaplamış: "efendim onların içinde benim sevmediklerim var. Kaldı ki onların bazıları da birbirlerini hiç sevmezler."
Kaplumbağa demiş ki:
"Şimdi meselemiz ateşi söndürmek. İbrahim'i kurtaralım hele. Biz didişmelerimiz yüzünden ateşi söndüremezsek Nemrut hem İbrahim'i yakacak hem de zalimliğine zalimlik katarak saltanatını sürdürecek."
Karınca Biraz tedirgin sağına soluna bakmış. Hani kafası da karışmamış değilmiş. kendisinin tek başına ateşi söndürmesi şöyle dursun, karınca adımlarıyla ateşe ulaşabilmesi bile mümkün değilmiş. Yine de ayak diremiş:
"Ben kimsenin kuyruğuna takılmam. Varsın bir damla suyum ateşe ulaşmasın. Tarafım ve çabam herkese ayan."
Çok gün görmüş, badire atlatmış bilge kaplumbağa gülümsemiş:
"Anlaşıldı karınca kardeş. Senin derdin ateşin sönmesi değil; belki Nemrut'un tavrını içten içe doğru da buluyorsun. Ancak Şunu bil ki Ateş söndürülürse kimse seni hatırlamaz. Ama eğer söndürülemezse istesen de istemesen de tarih adını ateşe odun taşıyanların defterine yazacak."
Karıncanın cevabını beklemeden yere doğru süzülen bir kartalın kanadına binip Nemrut'un ateşine su taşımaya gitmiş.
-Ahmet Gürbüz Şener
Not: Bu öykü hiçbir politik gönderme içermemektedir.
