Tam 6,5 sene geçti… 17-25 ile başlayıp 15 Temmuz sonrası daha sert bir kulvara giren süreç hala tam olarak bitmiş değil. Öyle görünüyor ki bir süre daha devam edecek. Bu süreçte her biri ayrı bir kitaba konu olacak nice dönüşümler, değişimler yaşandı, yaşanıyor. Eminim ileride bu günler hakkında çok yazılıp çizilecektir.
Sosyolojik açıdan, tarihi kırılmalara sebep olan her radikal olay, akabindeki süreçte kendi öznesi veya nesnesi olan sosyal gruplarını etkiler, dönüştürür ve hatta yeni gruplar oluşturur. Her devrim, her darbe, her fetih, her seçim, her savaş, her göç; kendi mağdurlarını, kendi taraflarını, kendi rakiplerini, kendi hakimlerini, kendi mahkumlarını, kendi şahitlerini, şehitlerini şekillendirir, dönüştürür ve sorgulamaya iter. İşte bu yazı, yaşanan bu süreçler sonrası ortaya çıkan/zaten var olan bu 2 sosyal grubu incelemek üzere yazıldı.
“Cemaat-Hükumet” kavgası diye bilinen bu sürecin erken dönemlerinde sadece 2 taraf varmış gibi görünse de, tarafların el yükseltmesiyle birlikte iyice çetinleşen bu mücadelenin farklı tarafları da oluşmuş durumda.
Yeni oluşan bu taraflardan biri, zamanında Gülen ve cemaatine bir şekilde destek olmuş, gerek bizzat içinde, gerek ucunda kıyısında bulunmuş ama “devletin demir yumruğu” ile tanışmış ve/veya devlet zulmü görmeseler bile olan biten hadiselerden dersler çıkarıp gönül verdiği cemaat ve lideri adına büyük hayal kırıklığı yaşamış bir kitle. Ben onlara “FG mağdurları” diyorum.
Diğer bir tarafa ise sürecin başından beri çizgisini bozmayan “FG radikalleri”. Hemen belirteyim, FG Radikallerinden elbetteki mağdurlar vardır. Hatta pek çoğu hak kaybı gibi noktalarda mağdur olmuşlardır ve onların da hakkını savunmak en temel insani görevdir.
Öte yandan mağdur olmak da her zaman haklı olmak demek değildir. Aşağıda bahsedeceğim şekilde; FG Radikallerinin mağduriyetlere olan yaklaşımları farklı olduğu için onları mağduriyetlerinden çok radikallikleri ile tavsif etmeyi uygun buldum.
“FG Radikalleri” ve “FG Mağdurları” ayrımı daha çok 15 Temmuz sonrası, iktidarın acımasız politikaları neticesinde belirginleşmeye başladı fakat hala daha (en azından iktidar tarafından) tam fark edilmiş değil. Zannımca toplum vicdanında bu ayrım büyük oranda yapılıyor fakat hala ne hukuk sistemimiz ne de iktidar bu konuda net bir tavır almış değil.
Bu yazının nihai amacı bu ayrıma dikkatleri çekmektir.
Ben bu 2 sosyal grubu ayrı ayrı tanımlamak yerine, 7 seneye yakındır edindiğim tecrübelere istinaden aralarındaki farkları yazarak açmak istiyorum.
“FG radikalleri” ve “FG mağdurları” arasındaki 19 fark;
1-FG radikalinin derdi “Hizmetleri ve grupları” iken, FG mağdurunun derdi sadece “insan”dır.
2-FG radikalinin eylemi genelde “kurduğu sistemi korumak”(statu quo) iken FG mağdurunun eylemi “hak ve adalet arayışıdır”.
3-FG radikali adeta bir “mağduriyet kibri” yaşar ve “yaşanan mağduriyetler üzerinden haklılık/meşruiyet inşaa etmeye” çalışırken, FG mağduru zaten haklı olduğu için “mağduriyetlerin bitmesini” ister. Bu yönde her adımı atar. Onun tek derdi kendi gibi hak kaybı yaşayanların haklarını almasıdır. Fakat mesela FG Radikalleri af tartışmalarında “sizin affınıza ihtiyacımız yok” diye twit atabilir, süreçleri çıkmaza sokabilir.
4-FG radikali mağduriyetlerin bitmesi adına sadece twit atar veya yabancı basına demeç verir. FG mağduru hakkını savunmak için (otoriter rejime rağmen) ne yapabiliyorsa yapar. Melek Çetinkaya gibi…
5- FG Radikalleri her türlü mukaddesatı işlerine alet ederken FG mağduru ise din ile aldatanlardan bıkmıştır. Radikaller hala rüyalarla, boş hesaplarla umut tacirliği yapmaya devam etmektedir. FG Mağdurlarının bunlara karnı toktur.
6- FG radikalleri toplumun neredeyse her kesiminin nefretini kazanmışken, FG Mağdurları toplumun bir kısmı tarafından anlayışla karşılanmaktadır. (Toplumun iktidardan korkup sesini yükseltememesi bu gerçeği değiştirmiyor zannımca. Benim gözlemlerim bu yönde.)
7-FG radikalleri Erdoğan düşmanıdır, FG mağdurları ise büyük oranda sadece muhaliftir.
8- FG radikalleri dışarıya demokrat iken kendi içinde otoriterdir. FG mağdurlarının ise büyük kısmı gerçekten demokrattır.
9-FG radikalleri seçilmiş hissederler ve kibirlidirler. Bir gün mutlaka geri dönüp intikam alacaklarına inanırlar. FG Mağduru ise zamanında güvendiği FG ve otokrat ekibinin iç yüzünü görmüştür ve sadece amacı dine hizmet etmektir veya iyi şeylere destek olmaktır.(bir zamanlar)
10-FG radikalleri sürekli komplo teorileri uydurur, sürekli devlet içinden istihbari bilgiler/ön görüler sunarak “biz güçlüyüz” imajı vermeye çalışır ve dahası bunlara inanırken FG mağdurları artık bunları duymaya tahammül etmemektedir.
11-FG Radikalleri büyük oranda küfürbaz hesapları takip eder, git gide bir trol gibi davranır, her türlü vesile ile iktidara saldırmaya çalışır. Kuru, basit ve yıkıcı bir muhaliflik sergiler. Adeta bir futbol takımının holiganı gibi taraf tutarlar.
FG mağdurlarının ise çoğunun artık “tarafları” yoktur. Bir kısmı tarafsızlığı ilke edinmiş, bir kısmı da içine düştükleri boşluğu kapatacak yeni mecralar aramaktadır, yelpaze çok geniştir.(kimileri deist, kimileri Risale i Nur’a sarılmış, kimileri salt mealci, kimileri nihilist, kimileri ateist olmuştur.) FG Mağdurları da muhaliftir ama çözüm arayan, çare bulmaya çalışan bir yapıdadır. Muhalefetleri daha çok yapıcıdır. FG Radikallerinin bu tavırlarına üzülmektedirler.
12-FG Radikalleri için toplumun diğer kesimleri ile buluşacakları neredeyse tek ortak nokta “Nefret duygusudur” Önceden kavgalı oldukları, hatta ciddi mağdur ettikleri gruplar ile (Makyavelist duygulardan ötürü) “İktidar düşmanlığı” paydasında bir araya gelebilir (uç sol örgütlerle mesela).
Fakat FG mağdurlarının önceliği “iktidar düşmanlığı” olmadığı, amaçları “insanca, özgürce ve adil şekilde yaşamak” olduğu için çok daha ilkeli duruşlar sergilemektedir. Mağduriyetlere “sahiden” sahip çıkarlar, “grup çıkarları” için değil.
13-FG Radikalleri için FG ve ekibine sempati duymayan mağdurlar imtihanı kaybetmiş, yolda kalmış, büyük fırsatı tepmiştir. FG mağdurları içinse olan biten tam bir hayal kırıklığıdır ve kimin kazanıp kaybettiğini ciddi maliyetler ödeyerek görmüştür.
14-FG Radikalleri FG maşuku Erdoğan düşmanıdır. FG Mağdurları ise ikisine de zamanında yaptıkları iyi şeyler için “hak namına” destek olmuşlardır.
15-FG Radikalleri 2 gruptan oluşur. 1.grup cidden cemaatin eğitim hareketi olduğuna inanan ve mutaassıp şekilde FG’nin peşinden gidenlerden oluşurken…
2.grup ise suça bulaşmış, bulaşılmasına şahit olmuş, önceliği “güç” kazanmak, “ele geçirmek” olan “iktidar şehveti” ile yanıp tutuşan ve masumları kalkan olarak kullanan gruptur.
16-FG Mağdurları da 2 gruptur. 1.grup cemaate uzaktan ya da yakından gönül vermiş, güvenmiş, destek olmuş ve büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. 2.grup ise cemaatle uzaktan yakından alakası olmayıp “selam verip borçlu çıkan” kişilerdir.
17-FG Radikallerinin büyük kısmı “ben aslında cemaatten değilim” derken FG mağdurlarının büyük kısmı “zamanında destekledik, içindeydik” der. Daha tutarlı, daha ilkeli, daha gerçekçidir.
18-FG Radikalleri tıpkı “Erdoğan Radikalleri” gibi liderlerini hatadan hali, her hareketi hikmet dolu, “bilmediğimiz şeyleri bilen” bir yüce değer olarak görürken, FG Mağdurları Gülen’in de Erdoğan’ın da bir insan olup, hata yapabileceğini bilirler.
19-FG radikalleri olan biteni “hak ve batıl” savaşı, çektikleri sıkıntıları “kutsal davanın çilesi” olarak görür veya öyle lanse etmeye çalışır, FG Mağdurları ise cemaat yönetiminin işlediği hukuk dışı işlerin faturasının kendisine ödetildiğini bilir ve olan bitenin buz gibi bir “güç savaşı” olduğunun farkındadır.
Ve son olarak, FG radikalleri (taraftar kaybedecekleri korkusu ile) bu gibi ayrımlardan ciddi rahatsızlık duyarken mağdurlar bu ayrımın daha da belirginleşeceğini bilmektedir.
Zaman, en büyük müfessirdir.
Fatih Karacan
Twitter: @fatih__mk
