Biz mi Vefasızız, Bizden Öncekiler mi?

Bu söz beni çok etkilemişti ilk dinlediğimde; biz mi vefasız, bizden öncekiler mi diye başlıyordu? Sahi kimdi vefasız? Sahi neydi vefa? Her şeyiyle insanları kendine sevdirip güvendirip, yarı yolda bırakmak mı vefaydı? 

Ben artık bir şey düşünemiyorum sorgulamaktan, beynimdeki sorulara cevap aramaktan yoruldum. Bütün bu yaşananlara rağmen hâlâ toz konduramamak ve bazen bile bile inanmamak. Çünkü yapmazlar, çünkü onlar çok iyi insanlardı. Yakıştıramıyorum yılardır bir kötülük görmediğim insanlara bu yapılanları; bu söylenenleri kabul edemiyorum. Üstlerde neler yaşandı bilmiyorum ama biz saf temiz insanlar gördük ve tanıdık. İçinde takılacak insanlar da vardı; onlara da imtihanımız diyorduk. Sahi ne ara buraya geldik? Öğretmen olma hayaliyle başladığım okulumu ağır ceza mahkemesi salonlarında bitirdim. Hayallerimi geleceğimi bıraktım o salonda. Evladımın ağlayışlarına şahit oldu o duvarlar. İnsan içinde dışlanmalar, bunlar kesin bir şey yaptı ki işinden atıldı vs. söylentiler… Çok oldu insanlardan ayrılalı, soyutlanalı, hâl hatır sorulmayalı. Ailemizin bile değer vermediği insanlar olduk. Niye, ne için, hangi dava için? Allah rızası içinse amenna. Ama ya insanların çıkarı için, onların rantı içinse ne olacak? En acısı da bu zaten. 

Nasıl düzelecek bunca şey, bunca kırgınlık? Mahkemede bildiklerimi anlattığım için iftiracı oldum, mürtet oldum. Yere göğe sığdıramadığım insanlar nasıl böyle söylerdi? Ben hâkime yanlış birey yapmadığımı terör örgütüne üye olmadığımı söylediğim için mi iftiracı oldum. Her mecradan kovulduk; bir kesim terörist gözüyle bakıyor, diğer kesim iftiracı. Söyler misiniz kim hatalı? Kim vefasız, ben mi vefasızım anlattığım için? Yoksa bizi bu hale getirenler mi? Benim bildiklerimi zaten sorguda bana söylediler. Büyük abi-abla dediklerimiz isim verince bizi söyledikleri için iftiracı kabul ediliyor mu acaba, yoksa yine onlar büyük olarak mı kalıyor. Yine olan bizim gibi saflara mı oluyor? Evet belki benim yüzümden insanlar acı çekiyor, evet bu yüzden çok üzülüyorum, dilerim Rabbim affetsin. Ama isim vermeyip içeride yatanların aileleri de çok beddualar ediyorlar haklarını helal etmeyecekleri vs. yönünden. Sanki bizim hayatımız dört dörtlük ya! Affetmek Allah’a mahsustur. Kul hakkı ayrı tabi, ama kimsenin tövbesini bilemeyiz değil mi? Şimdi biz onlar için dua edince kabul olmuyor mu, üzülmüş olmuyor muyuz? Neticede iftiracıymışız ya! 

Yaşamayan insan bilemez gerçekten içimiz yanıyor o masum bebeklere, masum insanlara, Meriç’ten geçerken vefat edenlere… Duam odur ki Rabbim hepimizi affetsin, kimin günahı ya da kimlerin günahı yüzünden süreç uzuyorsa Rabbim affetsin. Çok karmaşık bir yazı oldu, soru işaretleri olacak belki zihinlerde, ama hâlâ neyi nereye koyacağını bilemeyen bir ben varım… 

Bir Garip Tuğba 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski